1970’li yıllarda; Ogünlerin çocuksu coşkusuyla ülkede yaşananlardan habersiz günlerde oldukça sık duyardım “ 70 centi” . Neyse bu 70 cent! Koca ülkede yoktu. Sınırlarını hayal bile edemediğim bu uçsuz bucaksız ülkede ne hikmetse bu “70 cent” sorunu bir türlü çözülemiyordu.
Zaman zaman babamın iş arkadaşlarıyla yada diğer esnaflarla sohbetlerinde “ bu böyle gitmez” dediklerinde çocuk aklıyla “ demek ki 70 cent olmayınca, bu böyle gitmez” i birleştiriyordum zihnimde. 70 cent önemliydi anladığım kadarıyla.
Öte yandan ben ortada yolunda gitmeyen bir şey göremiyordum, büyüklerin aksine. Her şey yolunda gibiydi. Okullar açıktı. İlkokulum; 30 Ağustos ilkokulu hep cıvıl cıvıldı. Öğretmenlerimiz sürekli ev ödevleri veriyordu. Onlarda da bir sorun görünmüyordu. Dükkanlar açık, insanlar işinde gücündeydi.
Ara sıra babama manav Embiya dayıdan “ Maltepe sigarası” almaya gidiyordum. Manavda sigaranın ne işi olur diye düşünürken, hele hele o sigaralar “zula yerlerden” getirilirken şaşırırdım.
Birçok temel ihtiyaç “zor bulunuyor” diyorlardı ama nedense ama hepsi vardı ama raflarda hiç görünmüyordu. Çay, şeker, tüp,sigara hep bulunuyordu ama konuşulduğunda olmadığı söyleniyordu. Çakalları o günden tanımaya başlamıştım ama henüz adını koyamıyordum. Bazı insanlar / ki çok az bir kısım yapıyordu bu iğrenç “kara borsayı” …
Şimdi anlıyorum “ varlık içinde suni yokluk “ dedikleri bu olsa gerekti. Diğer taraftan insanlar alabildiğine mutluydular. Daha da önemlisi “ UMUTLUYDULAR” . Ben O günlerde işsizlik diye bir kelimeyi hiç duymamıştım.
İnsanların birbirlerine nasıl saygılı olduğunu, komşuluk ilişkilerinin nasıl yaşandığını imrenerek hatırlıyorum. Bugün sıradan kullanılan “dost” kelimesinin gerçek anlamda kullanıldığı günlerdi. Hangi arkadaşımın nereli olduğunu ya da hangi mezhepten olduğunu bilmezdim. Merak ta etmezdik. İnsan olması/hele hele iyi bir insan olması yeterliydi aileme göre. Evde hiçbir gün babamın ya da annemin arkadaşlarım hakkında “memleket ve mezhepleriyle” ilgili bir sorusunu işitmedim. Babam(Mekanı Cennet olsun) demokrat bir insandı. Demokrat partinin kapatıldığı ve ihtilal olduğu günlerde “ ihtilale karşı olduğu için” hapis yatmış bir vatanseverdi. Öyle bu günkü gibi çakma demokratlardan değildi yani.
Çok zengin değildi insanımız. Her evin önünde ithal bir araba yoktu. Ancak yinede hiç kimse yolda kalmıyordu. İsteyen herkes istediği yere geçte olsa mutlaka varıyordu. Bugün “ihtiyaç arkadaş” dediklerimiz o gün” lükstü”. Bankadan ihtiyaç kredisi aldığı için kapısına haciz gelen tek bir aile yoktu çevremizde. O günlerde mağazaların adı hep “ Türkçe isimlerdi” Bugün birçok mağazanın adını en müdavim müşterileri bile doğru telaffuz edemiyor. Ama kredi kartını kapan doğru o mağazalara hücum ediyor.
Son 15/20 yılda tek bir fabrika açamayan bir ülke Dünyanın 18.büyük ekonomisi olmakla nasıl övünür? Ne üretiyoruz? Hani ileri teknoloji ürünlerimiz? Hani yüksek katma değerli ihracatımız? Sürekli borçlanarak mutlu olan tek ülke insanı biz olmalıyız! Geleceğimizi yiyip, çocuklarımıza kapanması imkansız yaralar bırakıyoruz. Ama çok şükür “kredi kartlarıyla” her şeyi alıyoruz! Eğer kart sistemleri 1/2gün bozulsa, işlemez hale gelse cebinde günlük ekmeğini alamayacak on binler var. Samimi olun ve bu soruyu kendinize bir sorun,” 3 gün kredi kartları bloke olsa” nasıl bir durumda olursunuz?
Okullarda sınav sisteminden dolayı psikologlara gitmek zorunda kalan on binlerce genç dimağımız yok mu? Atanamayan, işsiz ve aylak aylak gezen gençleriyle, eğitimli ama mesleği olmayan yine on binlerce insanıyla 21.yüzyılın hilkat garibesi gibi duran bir manzara var önümüzde. Ama asıl sorunumuz bunlar değil “Suriyeli din kardeşlerimiz” . onlara nasıl bir gelecek kuracağız kaygısı taşıyanlara “HAYRETLE ve İBRETLE” bakıyorum.
1980 li yıllarda yaratılmak istenen “ APOLİTİK” gençlik projesi o dönem başarıya ulaştı. Ancak şimdi o gençliğin daha büyük bir sorunu var “ YARIN ENDİŞESİ” …13 yaşında evlenmek zorunda bırakılan kızlarımız, hayatının baharında “ sentetik haplar” yüzünden yitirdiğimiz evlatlarımız var. İşsizlik yüzünden yıkılan ailelerimiz, intihar eden/çıkış bulamayan insanlarımız var. Bugün bir çoklarının cebinde çok şükür 70 centi var ama kaybedilen birçok değerimiz de var.
Düşünüyorum, keşke o 70 centimiz hiç olmasaydı da hala birbirini karşılıksız seven bir ülkenin insanları olabilseydik. Hala yaptığı yemekten “kokmuştur” diye komşuna da bir tabak gönderen insanları etrafımızda bulabilseydik. Memleketine, mezhebine değil insan gibi gözlerine bakabilmeyi unutmasaydık…keşke o lanet 70 cente bu kadar kafayı takmasaydık …