Açık konuşmak gerekirse ki gerekiyor; ben şu an ne yazacağımı bilemeden satırlarıma başladım. Bazı zamanlar vardır; hiç kafanda bir konu olmadan başlarsın yazmaya ve yazdıkça cümleler ardı ardına gelir. Umarım bu da böyle bir yazı olur da ortaya güzel ve okunmaya değer bir yazı çıkar. Böyle kapalı ve yağmurlu havalar normal şartlarda, adaletin ve güzelliklerin hâkim olduğu coğrafyalarda romantizmi çağrıştırırken yaşadığımız dünyada depresifliğe yönlendiriyor bizleri. Bilmiyorum belki sizler için durum böyle değildir; saygı da duyarım ama biz, erken kaybeden kardeşlerim, abilerim ve ablalarımla aynı frekansta ve aynı çağrışımda buluşuyoruz. Beraber yürüdük biz bu yollarda beraber depreştik, beraber tribe girip, beraber küstük hayata. Ama aynı zamanda beraber toparlandık ve tekrardan hayata başladık hem de birbirimizden habersiz. Yaşadığımız dünyada modern mucizeleri gerçekleştirenlerimiz de olmuştur.
“ Yine ne diyor bu adam, nerelere getirdi mevzuyu? “ diyor olabilirsiniz ama biraz beni anlamanızı rica ediyorum. Beynimdeki fillerden sizlere çok az da olsa bahsetmiştim. Osmanlı’nın son dönemleri gibiyim; çok uluslu ve bağımsızlığını ilan etmek isteyen bir dünya kafamda fil var. Hepsini idare edebilmek inanın zor oluyor; bazen diplere kadar götürebiliyor insanı. Biraz, fillerimle tanıştırayım mı sizleri? Buyurun:
Toplumsal Fil: Bu fil toplumdaki adaletsizlikleri, yaşanan haksızlıkları, dönen yanlışlıkları kafaya çok takıyor. Özellikleri çocukların ve gençlerin yanlış ortamlarda bulunmasından ve büyüklerin onlara yanlış rol model olup etkilemesinden rahatsız olur. Bu arkadaş, filden bahsediyorum; bazen tüm kontrolü ele geçirip tüm yetkiyi alıp yaşadığı coğrafyalarda bir şey yapmak için tepinmektedir; elinden geldiğince dili döndüğünce.
İdealist Fil: Bu arkadaşımız çok masum çok sevecen biridir. Sanırsın “ Best of Elephant “ yarışmasında birinci olmuş ( Elephant, İngilizce fil demektir.). O kadar güzel düşünceleri vardır ki; her yerlerinden sanat, edebiyat, kâğıt, kalem çıkmaktadır. Çok ama çok yönlü olan bu arkadaşımız fillerin içinden en çok başarılı olanlardan biridir de aynı zamanda. Bu arkadaşımız bir tane kitabın çıkmasında ve bir tane de tiyatro topluluğunun oluşmasında doğrudan etkili olmuştur. Bu filin Çok daha fazla düşünceleri var ama çok daha fazla mahremine girip sizlere projelerinden bahsetmek istemiyorum. Yoksa O’na haksızlık etmiş olurum ve bu duruma Toplumsal Fil çok kızar.
Realist Fil: En çok çile çeken filimizdir. Senelerdir tüm zorluklarla, imkânsızlıklarla boğuşan ve tek başına mücadele etmemde öfke kontrolümün el freni olan arkadaşımızdır. Ağır, nerede ne yapacağını bilen, efendiliğe direk katkısı olan ve olgunluğun hamurunda çok emeği olan bir arkadaşımızdır. Bazen diğer fillerle şiddetli çatışmaları olsa da genelde haklı çıkar ve bir orta yolu bulur; kucaklayıcı ve çözüm bulucu iyi bir fildir.
Bu arkadaşların önde olduğu beynimin içinde Se-Fil bir hayat yaşadığında bile iyi niyetinden dolayı söylenen sözleri ciddiye alıp diğer arkadaşlarına Ke-Fil olan genel itibariyle dışarıdan heybetli, entelektüel, adil ve ahlaklı bir Pro-Fil sergileyen bir düşsel alanım bulunmaktadır. Demek istediğim filler bu yağmurlu havalarda daha çok yoruyor beni; mod düşüklüğü sanırım bu yüzden. Ve işin en mühim noktası da bu durumlarda gerçek ve sözlerin tutulduğu saf ve samimi paylaşımlara ihtiyaç vardır. Aksi olduğu durumlar bu yorgunluğun şiddeti ve süresi değişkenlik gösterebilmektedir. Her neyse fillerin yemek vakti geldi; ben biraz kitap okuyayım da onları doyurayım.
**
Muslu Beldesi’nde ikamet ettiğimi biliyorsunuzdur ve beldemizin takımı olan Muslu Belediyespor, Capeti Merkez Atölyesi Spor’u iki maçta da 3 – 1 yenerek Süper Amatör Lige çıkma başarısı göstermiştir. Tüm takımı, teknik ve idari kadroyu, yağmur – çamur demeden içerde dışarda takımına destek olan taraftarı kutluyor ve daha da büyük başarıları temenni ediyorum. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Sevgili Okuyucular, anlayacağınız, uzun lafın kısası; “ EFSANE GERİ DÖNDÜ “