2004 yılında, ne yazık ki yalnızca 14 bölüm yayınlanan bir dizi vardı; “ Sayın bakanım” . Ülkemizin değerli sanatçıları Kenan Işık, Haldun Dormen ve Haluk Bilginer’in rol aldığı bu komedi dizisinde “ siyaset ve bürokrasi arasındaki akıl almaz mücadele anlatılıyordu.
Bana göre ülkemizde hala “komedi dizisi” yayınlanmamasının daha doğru ifade ile bu tip dizilerin “ağlak dizlere” karşı reyting savaşlarında geride kalmasının izah edilir tarafı yok. Reyting olmayınca dizi reklam pastasından yeterli pay alamıyor ve diziye para bağlayan kanal birkaç hafta direniyor ve baktı olmuyor uyduruk bir finalle fişi çekiyor.
Son yıllarda bir sürü kanalımız olmasına rağmen “komediye” yer verilmemesi aslında sosyal bir sorundur. Gelişmiş ülkelerde “komedi” bir eğitim metodudur. Tıpkı tiyatro da olduğu gibi. İşe yalnızca sanat diye bakmıyor elin insanları. Bazı çevrelerde “kahkaha atmaya” tuhaf bakılıyor ya, “ kadın güler mi, erkek ağlar mı, çocuk oynar mı, genç düşünür mü” gibi saplantılarımızı aşamadığımız için ne yazık ki ülkemizde “komediyi” yalnızca kahkaha atılan bir olay gibi algılamaya devam ediyoruz.
Oysa çağdaş ve eğitim ( tabi ki kişi başı gelir düzeyi de yüksek) düzeyi yüksek ülkelerde “ komedi dizilerini” seyredenlerin hem oranı hem de eğitim düzeyi, dram film/dizi izleyenlerden hatırı sayılır seviyede fazla olduğu yapılan araştırmalarla kanıtlanmış.
Dram dizilerinin topluma ne verdiği, neyin peşinde olduğunu anlatmayacağım. İsteyen istediği diziyi seyretsin ama sürekli size “ değeri 5-10 milyondan fazla olan lüks-havuzlu, garajlı, büyük bahçesi, etrafta uşaklar, hizmetçiler dolanan o ortamları neden gösterildiğini sanıyorsunuz? Ülkemizde o şekilde yaşayan kaç aile vardır acaba? Hadi sizde ve bizler de yok o hayat, kaç tanıdığınız o KREM KREMA hayatını yaşıyor? Kaç kişinin akrabası o villaların sahibi de sizi yazın arada bir davet ediyor? Bana göre şu algı yapılıyor o ağlak dizilerde “bak arkadaş, bu ülkede ortalama hayat bu ama sen embesil olduğun için hala babadan kalma eski evde oturuyorsun! Belki düşüncem yanlıştır. Belki çok daha iyi niyetli bir mesaj vardır o dram dizilerinde. Öyle ya çalış 30 yıl, 80 bin lira kıdem tazminatı al, git o villalardan bir tane al ….
Sayın bakanım dizisinde, (bana göre fişinin çekildiği bölümdür) şöyle bir sahne vardı. Uyanık bakanlık Müsteşarı Samim Bayraktar( H.Bilginer) yeni bakan olan Ergun Yurdakul’a(K.Işık) bakanlığın yönetim şemasını anlatıyor. Konu israfı nasıl önleriz!” Efendim diyor müsteşar; önce siz sayın bakanımız var.
Sonra bakanlık daimi müsteşarı.
Bakanlık Özel kalem.
Bakanlık daimi müsteşarı özel kalem.
9 adet müsteşar muavini.
Onların 9 adet özel kalemi.
Tüm bu makamların sekretaryası, şoförü, odacısı.
96 müdür
258 müdür yardımcısı
1018 personel ve henüz işe gelmeyen 300 ATM personelimiz var. “
Senarist daha 2004 yılında ATM personel işini çözmüş. Sonra erkek adam kahkaha atar mı, kadın ne giyer, çocuk ne içer, genç ne düşünür diye akıl oyunlarıyla bu necip milleti meşgul ediyorlar. Dizinin niye 14. bölümden sonra yayından kaldırıldığını 16 yıl sonra anlıyoruz. Az önce yazmıştım, komedi aklını kullanmayı seven toplumlar için aynı zamanda bir eğitimdir.