Her aşıda olduğu gibi COVID-19 aşılarında da elbette yan etkiler görülebilir. Ancak bu yan etkilerin geçici olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Uzmanlara göre COVID-19’a yakalanmaktansa, aşının bazı geçici yan etkilerini yaşamak çok daha akılcı. Aşı olduktan sonra da aslında hayatınıza kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Hafif yan etkiler gördüğünüzde telaşlanmayın ve dinlenin. 2 doz aşı tamamlandıktan 2 hafta sonra korunma başlayacaktır. Ancak bu süreçte hiç aşı olmamış gibi düşünmekte yarar var” açıklamasında bulundu.
“Çin aşısı” olarak bilinen Synovac’ın yanı sıra Biontech aşısının da gelmesiyle Türkiye’de artık iki çeşit aşı var. Pandemiden bir an önce kurtulmak için iki aşıdan birinin mutlaka yaptırılması gerektiğini hatırlatan Anadolu Sağlık Merkezi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, aşı olma süreciyle ilgili akılda kalan konulara açıklık getirdi.
Kan sulandırıcı kullananlar COVID-19 aşısı olmadan önce doktoruna bilgi vermeli
Bazı insanların aşı olmadan önce ağrı kesici aldığını söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Oysa uzmanlara göre bu doğru değil. Alerji veya ateş gibi yan etkileri önlemek için önceden ilaç alınmasına gerek yok. Ancak alerjik hastalıklarınız varsa, aklınıza takılan sorularınızı hekiminizle paylaşabilirsiniz” dedi. Aşı öncesinde yapılabilecek bir şeyin olmadığının ancak dikkat edilmesi gereken bazı konuların olduğunun altını çizen Doç. Dr. Elif Hakko, “Her iğne veya aşı olmanız gereken durumlarda dikkat etmeniz gerektiği gibi, COVID-19 aşısı olmadan önce de eğer kan sulandırıcı kullanıyorsanız bunu doktorunuza söylemenizde yarar var. Enjeksiyon nedeniyle ekstra kanama olmasını önlemek için ilaçlarınızı gözden geçirerek alınması gereken tedbirleri doktorunuz size söyleyecektir” şeklinde konuştu.
Alerjik bünyesi olanların da COVID-19 aşısı yaptırabileceğini söyleyen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Elif Hakko, “Ancak aşıların içeriklerine karşı alerjinizin olup olmadığını bilmiyorsanız doktorunuza danışmanızda yarar var” dedi.
Aşıdan 24 saat sonra belirtiler şiddetleniyorsa mutlaka doktora başvurulmalı
Aşı olduktan sonra kolda, özellikle de aşı olunan bölgede hafif şişlik ve ağrı görülebildiğini belirten Doç. Dr. Elif Hakko, “Ancak ağrı, aşının içindeki maddelerden değil, iğneden kaynaklanır ve genellikle bir gün içinde geçer. Bunun yanı sıra; baş ağrısı, halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları ve hafif derecede ateş gibi belirtiler de görülür. Aşıdan 24 saat sonra yan etkiler devam ediyorsa doktorunuza başvurmayı ihmal etmeyin” dedi.
Aşıdan sonra bol su tüketin
Aşıdan sonra ortaya çıkan ateşe karşı bol sıvı, özellikle de su tüketilmesi gerektiği önerisinde bulunan Doç. Dr. Elif Hakko, “Asla kalın giyinmeyin. Üzerinizi sıkmayan, terletmeyen giysiler tercih edin. Koldaki ağrıyan bölgeye temiz, soğuk, ıslak bir bez koyun. Ağrıyan kol için önerimiz ise kolunuzun hareketsiz kalmaması. Kolunuzu kullanın, hatta kol egzersizleri yapın” önerisinde bulundu.
Sinovac ve Biontech aşılarının içerikleri
Aşılara dair en çok merak edilen konulardan birinin de içerikleri olduğunu ve bu konuda pek çok komplo teorisinin konuşulduğunu belirten Doç. Dr. Elif Hakko, her iki aşının içeriğinde neler olduğunu paylaştı:
Çin aşısı: CoronaVac- Sinovac
· Etkisiz hale getirilmiş virüs (SARS-CoV-9): Tüm silahları elinden alınmış, zararsız bir Coronavirus o. Sayesinde bağışıklık sistemimiz düşmanı önceden tanıyarak ona karşı antikor üretiyor.
· Alüminyum hidroksit: Dile kolay, bu maddenin aşı tarihinde 70 yıllık geçmişi var. Sinovac’ta da olan ve adjuvan (Yardımcı) olarak kullanılan bu madde, virüse verilen yanıtın gücünü arttırmaya yardımcı oluyor.
· Sodyum klorür: Yani, tuz! Aşının yoğunluğunu vücudumuzdaki sıvılara göre ayarlayıp yayılmasını kolaylaştırıyor.
· Monosodyum ve disodyum hidrojen fosfat: O olmasaydı aşı antijenik özelliğini kolayca kaybedebilirdi.
· Sodyum hidroksit: Aşının uzun süre saklanabilme özelliği için gereken PH değerlerini ayarlıyor.
· Su: Aşının içeriğindeki tüm maddelerin çözülerek vücuda enjekte edilebilmesi için kullanılıyor.
Pfizer- Biontech aşısı
· mRNA: Virüse karşı protein oluşturulmasını ve vücudun savunma sisteminin bunu kullanmasını sağlıyor. Görevini bitirdikten sonra hücre tarafından yok ediliyor.
· Yağ: mRNA’nın zırhıdır. Çevresini bir tabaka halinde sararak onu koruyor.
· Tuz: Aşının pH düzeyini ayarlıyor ve vücut pH değeriyle dengeliyor.
· Şeker: Dondurulma aşamasında kullanılıyor. Dondurulan aşı onun sayesinde molekül yapısını bozulmalara karşı koruyor.
· Su: Aşıdaki tüm içeriğin çözülerek vücuda taşınması için kullanılıyor.
Alternatif Öneriler
- Çeşitli beslenmeye özen gösterilmeli
- Şeker ve karbonhidrat tüketimine dikkat edilmeli
- Protein alımı yeterli seviyede tutulmalı
- Haftada 3 porsiyon balık tüketilmeli
- Zerdeçal tüketimi bağışıklık sistemini harekete geçirir
- Yağlı tohumlar beslenme düzenine eklenmeli
- D vitaminine dikkat edilmeli
- Haftada 3 porsiyon balık tüketilmeli
- Bol su tüketilmeli
Dünya Aşı Haftası
Tam bir yıldır işimiz gücümüz aşı…
Corona Virüs Aşısı…
Ve içinde bulunduğumuz hafa da Dünya Aşı Haftası!..
Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından önerilen Dünya Aşılama Haftası etkinlikleri her yıl Nisan ayının son haftasında gerçekleştirilmektedir. Dünyanın her yerinde aşılama konusunda daha büyük adımlar atılmasını hedefleyen DSÖ bu yıl 26-30 Nisan 2018 tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan Dünya Aşılama Hafta içinde toplumun aşılar ve bağışıklama konusunda bilinçlendirilmesi amacıyla her kesimden insana ulaşılarak onların bilgilendirilmesini hedeflemektedir. Devlet politikalarında bağışıklama çabalarına yatırım yapılması ve aşı savunucusu profesyonellerin aşılanma ve aşılama konusuna öncelik vermeleri, kendilerinin ve ailelerinin aşılanmasını sağlamaları gerekliliği vurgulanmaktadır.
Aşılama; milyonlarca hayatı kurtarır ve dünyanın en başarılı maliyet etkin sağlık uygulamalarından biridir. Aşılar sadece aşılanan bireyi değil, bulaşıcı hastalıkların topluma yayılmasını engellediği için tüm toplum bireylerini korur. Enfeksiyon hastalıkları ile mücadelede aşıların en etkili korunma yöntemi olduğu bilimsel bir gerçek olarak kabul edilmektedir. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) tarafından yayınlanan 20.yüzyılda halk sağlığı alanında gerçekleştirilmiş̧ en önemli 10 başarı listesinde birinci sırada aşılama gelmektedir. DSÖ ve CDC gibi kuruluşların raporlarında da belirtildiği gibi aşılar sayesinde enfeksiyon hastalıklarının görülme sıklığında önemli azalmalar olmuştur. Bununla birlikte dünyada hala 19 milyondan fazla aşılanmamış çocuk bulunmaktadır. Bu çocuklar aşı ile önlenebilen potansiyel ölümcül hastalıklar açısından risk altında bulunmaktadırlar.
Aşılama, viral hepatitlerin kontrol altına alınmasından antimikrobiyal direncin önlenmesine, doğum öncesi ve yeni doğan bakımının iyileştirilmesine, gençlerin sağlığından, sağlıklı yaşlanmaya kadar pek çok sağlık önceliklerinin sağlanmasında temel bir stratejidir. Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşmak için aşılara erişimin genişletilmesi çok önemlidir. Rutin aşılama programları, güçlü birinci basamak sağlık hizmetlerinin yapı taşıdır. Bu amaçla Türkiye’de yürütülen genişlemiş bağışıklama programı (GBP) başarılı şekilde uygulanmakta ve aşı takviminde yer alan aşılar doğumdan itibaren bütün çocuklara ücretsiz olarak yapılmaktadır.
Aşılar sadece çocuklar için koruyucu değildir. Birçok erişkin aşıyla kolaylıkla önlenebilen hastalıklar nedeniyle sakat kalmakta ya da ölmektedir. Bu nedenle genç, yetişkin ve ileri yaş grubundaki kimseler de aşılardan yararlanmalıdır. Erişkinlerde uygulanan aşılar çocuklukta yapılan aşıların devamı, eksik aşıların tamamlanması veya erişkinlere has aşıların yapılması şeklindedir. Örneğin, çocukluk çağında hepatit B, hepatit A, suçiçeği, kızamık, kızamıkçık aşılarını olmamış ve hastalığı geçirmemiş kişilere aşı uygulanabilir. Erişkinlere her on yılda bir difteri-tetanoz aşısı yapılmalıdır. Pnömokok (zatürre aşısı) aşısı risk grupları başta olmak üzere erişkinlere yapılması önerilen bir diğer aşıdır. Zona aşısı ve her yıl tekrarlanan grip aşıları erişkinlere has diğer aşılardır.
Ülkemizde yaşam süresinin uzaması yaşlı nüfusun artmasına neden olmuştur. Bu yaş grubunda kronik kalp, akciğer, böbrek hastalıkları, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar daha sık görülmekte olup, bu durum erişkin bağışıklamasının giderek daha da ön plana çıkmasına neden olmaktadır. Bu nedenle erişkinler de kendileri için uygun aşılama şeması konusunda mutlaka bir hekime danışmalıdır.
Daha önce ölümcül hastalıklar olan kanser, lösemi, lenfoma gibi hastalıkların günümüzde tedavisi mümkündür. Ancak bu hastaların tedavisinde kullanılan ilaçlar ve ayrıca romatolojik hastalıkların tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar vücudun bağışıklık sistemini zayıflatarak bireyleri enfeksiyon hastalıklarına karşı yatkın hale getirir. Bu tür tedavileri alan risk gruplarında grip ve zatürre ölümcül seyredebilen ve aşı ile korunması mümkün olan hastalıklardır.
Yine sağlık çalışanlarının bulaşıcı hastalıklar ile karşılaşma risklerinin yüksek olması nedeniyle gerek kendilerinin hastalıklardan korunması gerekse hizmet sundukları hastalara ve ailelerine hastalığı bulaştırma risklerinin ortadan kaldırılması amacıyla aşılanmaları önemlidir.
Günümüzde gezginlerin sayısı oldukça fazladır ve bu da bulaşıcı hastalıkların kıtalar arasında yayılmasını kolaylaştıran bir faktördür. Bu sorun beraberinde seyahat bağışıklamasını getirmiştir. Bazı ülkeler ülkelerine girişte bazı aşıları zorunlu tutmaktadır (Hac öncesi menenjit aşısında olduğu gibi). Hastalıklar açısından riskli ülkelere seyahat edecek bireyler seyahat edecekleri bölgenin özelliğine göre DSÖ’nün önerdiği aşılar hakkında bilgiye ve aşılama hizmetine Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü Seyahat Sağlığı Merkezlerinden ulaşabilmektedirler.
Sonuç olarak aşılanma yaşam boyu dikkate alınması gereken en önemli korunma yollarından biri olup ücretsiz olarak uygulanmaktadır. Hastalıklardan korunmak tedavi etmekten daha etkili ve güvenlidir.
Aşıyı ret eden ya da aşılanmayan kişiler o hastalıklara karşı duyarlı kalmakta ve enfeksiyon ortaya çıktığında öncelikle bu kişiler hasta olmaktadır. Aşılanmayan kişilerin sayısının artması durumunda kendileri enfeksiyonlara duyarlı oldukları kadar toplumda aşı ile önlenebilir bulaşıcı hastalıkların salgın yapma riski de artar. İşte bu yüzden, hayatın her aşamasında aşılamanın önemi ve sürdürebilir olması, her yaştan insanın sağlığının korunması münasebetiyle oldukça önemlidir.
Toplumumuzun kendi sağlığını ilgilendiren konularda, özellikle de aşılar hakkında doğru bilgiler edinme hakkı olduğuna inanıyor ve Dünya Aşılama Haftası sürecihnde özellikle CoronaViras aşısı konusunda basın kuruluşları ve basın mensuplarından bu konuya gerekli hassasiyeti göstererek konunun esas muhatabı ve sahibi olan bilim insanlarından halkımıza bilimsel gerçeklerden oluşan haberler ulaştırmalarının önemine dikkat çekiyoruz.
İçinde bulunduğumuz dönemde de gereksiz tartışmaların dışında ve boş hurafelerden uzakta tam aşlama kampanyasının tüm halkımızca benimsenmesinin gereğine inanıyoruz…
Dünya aşı haftası 30 Nisan da biterken ülke olarak yoğun bir aşı kampanyası devam ediyor.
Herkesi aşı olmaya davet ediyoruz.