1 Mayıs’a katıldım, güzel gözlemler yaptım kendimce kendi fikrimce tabii ki de. Biraz da yorgunum çok fazla uzun tutamayacağım kusura bakmayın yazımı. Çeşitli çeşitli gruplar vardı meydanda ama ortamın bozulduğu, tartışmaların falan olduğu bir an bile görmedim. Çeşitli renklerin olduğu bir doğa tablosu gibiydi ve hatta gökkuşağı gibi her renk vardı. İnsanlar istediği zaman çok farklı görüşlerde, inançlarda, yaşam tarzlarında, hayat bakışlarında farklılıklar olsa bile bir düzen içinde tartışmadan hareket edebileceğini gördüm. Yıllarca insanlar o şundan bu bundan falan filan diye ötekileştirildi ve neredeyse birbirine düşman edildi. Oysa biri ulus dedi diğeri millet; hâlbuki hepsi memleketini seviyordu. Bugün belki de bizleri yönetecek olan gencecik insanlar hayatlarını kaybettiler.
Sevgili Okuyucular, ben o dönemleri yaşamadım ama anlatılanlardan ve okuduklarımdan hareketle konuşuyorum. O dönem insanlar daha kısıtlı imkânları olmasına rağmen bu güne kıyasla daha çok okuyor daha çok araştırıyormuşlar. İki zıt kutup kavga etmeden önce kitaplarını kaldırımlarına koyup o şekil tartışıyormuşlar da kitaplardan kimlerin hangi grupların tartıştığını anlıyormuş insanlar. Kavgayı hiçbir şekilde tasvip etmiyorum tabii ki de ama anlatmak istediğim o zaman insanların elinde kitap dillerinde araştırdıkları söylemler varmış. Bugün her şey kolay, her şey hazır durumda ama araştırmak ve okumak neredeyse yok denilecek kadar az hale geldi.
İnsanlar yıllarca üzerlerinde kendilerine biçtikleri gömlekle ( düşünce, ideoloji ) ile siyaset yaptı, tartıştılar ve yeri geldi kavgalar ettiler. Hep yüreklerinde memleket ve vatan sevgisi olduğunu unuttular; gömlekler için kavga ettiler. Oysa o gömleklerin üzerine vatanseverlik ceketlerini giyip hoş bir şekilde oturup fikir alışverişinde bulunabilirdiler. O zaman kendilerini anlatır ve birbirini anlardılar. İki tarafında aynı söylemleri farklı kelamlarla söylediklerini anlardılar. O kadar genç o kadar güzel beyin ve o kadar vatanını seven hayatlarını kaybetmezdiler. İnsanlar ortak paydalarda da tartışabilirler ama bir olmak yerine bölünmeyi tercih ediyorlar genelde. Çünkü beklentileri yüzde yüz birebir düşünce. İnsan aynı anadan aynı babadan doğma kardeşiyle yeri geliyor yüzde yüz anlaşamıyor.
Çok fazla uzatmayacağım biraz yorgun hafifte sinirliyim. Şu olmadığı bir insan gibi davranan, yalandan yere hareket edip şov yapanları görünce çok gülesim geliyor ama bazen de çok sinir oluyorum. Yine sinir olduğum zamanlardayım; kusuruma bakmayım. Bir de şu kendini göstermek için her şeyi yapan insanlar var ya hani; neyse o konuya girmeyeyim en iyisi. Uzun lafın kısası Sevgili Okuyucular; ayrıştırıcı ya da ötekileştirici olmak yerini daha yapıcı daha birleştirici olmak daha iyi olduğunu düşünüyorum. Daha iyi ve daha güzel günlerde yaşamak dileğiyle.