Bugün köşemizde en çok konuşulanalrı yazacağız.
Karlar düşer ile başlayacağız.
Güzel bir parçaydı.
Ama biz doğa şartlarına uygun değerlendireceğiz.
Dünkü gazetelerde en çok okunan haber:
Newcastle Üniversitesi Araştırmacısı ve Atmosfer Bilimci Dr. Abdullah Kahraman, "Türkiye'de beklenen kar yağışının 1987, 2002 ve 2004'te görülen yoğun kar yağışlarına benzer olma durumu söz konusu. Buna göre Marmara Denizi'nin güneyi ve doğusunda, Karadeniz'de, Kuzey Ege çevrelerinde günlerce sürecek hayli fazla kar yağışı bekleniyor" dedi.
Bu haberin açıklaması da şöyle:
Türkiye'de cuma gününden itibaren başlaması beklenen kar yağışının, 1987, 2002 ve 2004'deki yağışlar gibi etkili olması öngörülüyor. Dünyada son yılların en büyük sorunları arasında küresel ısınma ilk sıralarda yer alıyor. Türkiye de küresel ısınmanın sonuçlarından etkilenen ülkeler arasında.Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, bu kış mevsiminde kar yağışları geçmiş senelere göre oldukça düşük. Önceki yılların bu zamanlarında kar kalınlığı 3 metrelere ulaşabilirken bu yıl kar kalınlığı ortalama insan boyunu aşamadı.
Kar yağışı bölgemizi ve dolayısı ile Zonguldak'ı da etkileyecek...
Meteoroloji uzmanlarının tahminlerine göre cuma günü başlayacak ve Türkiye'nin büyük bölümünü etkisi altına alacak soğuk hava dalgasındaki kar yağışının günlerce kalma ihtimali oldukça yüksek. Doğu Avrupa üzerinden gelen soğuk hava ve Orta Akdeniz'den gelen siklonla Türkiye'yi etkisi altına alacak kar yağışının 1987, 2002 ve 2004'teki kar yağışları gibi etkili olması bekleniyor.
Kış soğuğundan nasıl korunabiliriz?
Özellikle yaşlılar, kalp, akciğer hastaları, kanser tedavisi görenler, karaciğer yetersizliği, böbrek yetersizliği olanlar ve küçük çocuklar bağışıklık sistemleri zayıf olduğundan soğuk, karlı, rüzgarlı sert havalarda daha kolay hastalanıyorlar. İstanbul Florence Nightingale Hastanesi, Sağlıklı Yaşam Merkezi Direktörü, Dr. Özgür Şamilgil soğuk havaya nasıl hazırlanabileceğini şöyle anlattı:
1-Dışarıda geçirilecek süreye dikkat edin
Öncelikle ne kadar hazırlıklı olarak soğuk havaya çıkıyor olsak da dışarıda kalacağımız süreyi mümkün olduğunca kısa tutmayı planlamalıyız. Aslında soğuk hava bağışıklık hücrelerinin sayısını arttırarak mikroplara karşı savunma sistemimizi güçlendiriyor. Fakat soğukta kaldığımız süre uzadıkça vücudumuzun mücadele gücü giderek tükeniyor ve hastalanmaya yatkın hale geliyoruz.
2- Kat kat lahana gibi giyinmek vücut ısımızın korunmasını kolaylaştırıyor
Bir veya iki kalın kazak yerine kat kat giyilen kıyafetler gereğinde gün içerisinde girdiğimiz sıcak ortamlarda terlemeyi engellemek, ortama uymak için inceltilebiliyor. Aksi taktirde üzerimizde biriken ter dışarıya çıktığımızda üşütmemize ve kas tutulmalarına neden olabiliyor. Naylon esaslı hava geçirmeyen kumaşlar yerine terlemeyi engelleyen ve ıslanmaya karşı koruyucu özellikte kıyafetler giyilmeli.
3-Vücudumuzun dayanıksız bölgelerine dikkat
Burun, kulak, baş, eller, ayaklar ve parmaklar yani soğuğa en dayanıksız bölgelerimizi çift kat eldiven çorap ve başlıkla çok daha iyi korumamız gerekli. Başı korumamak, soğuk çarpması sonucu sinüzit, orta kulak ve bademcik iltihabına neden oluyor.
4-Akciğer ve kalp hastaları soğuk havada sağlığınıza daha özen gösterin
Özellikle akciğer ve kalp hastalığı olanların mümkünse soğuk havalarda dışarı çıkmamaları, çıkarken bu tedbirlere çok daha dikkat etmeleri gerekiyor.
Akciğer sorunu olanların burun ve ağızdan soğuk havayı ciğerlerine çekmeleri başta soğuk algınlığı, nezle, grip ve daha da önemlisi zatürre riskini arttırıyor. Bu nedenle kalın atkı, kar maskesi benzeri kıyafetler ve kalın başlıklar kullanmalı.
Kalp damar hastalarının, soğuğun vücutta yarattığı stres hormon artışı nedeniyle ani damar daralması sonucu kalp krizi ve inme riski nedeniyle çok daha dikkatli olmaları gerektiğini bilmeleri gerekiyor.
Birkaç kat çorap giyerken özellikle şeker hastalarının ayakkabı vurması sorunu yaşamamak için sıkı ayakkabı giymemeleri öneriliyor.
5-Yüksek tansiyon hastaları acil durum ilaçlarınızı yanınıza alın
Yüksek tansiyonu olanların burun, kulak, baş, eller, ayaklar ve parmaklardaki kılcal damarların soğuktan büzüşmesi sonucu tansiyonlarının daha da yükselebileceğini bilerek doktorlarına danışarak yanlarına acil durumda kullanacak ilaçlarını almaları tavsiye ediliyor.
6-Gözlerimizi unutmayalım
Ayrıca mutlaka yanınızda bulunması gereken malzemeden birisi de kar gözlüğü; göz kuruması ve kızarıklığını engelliyor.
7-Sıvı alımı çok önemli
Yeterli sıvı alımı olmadan uzun süre soğukta kalmak vücudun uç noktalarında susuzluğa bağlı olarak kılcal damarlarda daralmaya neden oluyor, bu durum hem soğuk yanığı denen donmalara hem de mikropların dışarı atılması için gereken burun akıntısı ve balgamın koyulaşmasına yol açıyor.
Kahve ve çay gibi idrar söktürücü özelliği olan içecekler aslında burun ve boğaz salgılarını kuruttuğundan, bunun yerine ıhlamur, kuşburnu, nane-limon çayı tüketimi öneriliyor.
8-Alkol alımına dikkat
Alkol ise kılcal damarlarda burun ve yanaklarda sıcaklık hissi, kızarmaya neden olarak vücut ısısının arttığı hissini verse de tam tersine ısı kaybına neden olarak soğuk çarpması ve donma riskini arttırıyor. Ayrıca idrarla su kaybına da neden oluyor.
9-Sigara içilmemeli
Burun, boğaz ve akciğerlerin hava yolları birçok toz ve mikrobun içeriye girmesini engelleyen onları dışarı süpüren ince tüycüklere sahip. Onlara en çok ihtiyacımız olduğu rüzgarlı ve soğuk havalarda sigara içmeye devam etmek solunum yolu hastalıklarına davetiye çıkarıyor.
10-Egzersizi ihmal etmeyin
Düzenli yapılan egzersizin birçok faydası yanında soğuk havalara bağlı soğuk algınlığı ve gribal hastalıklara karşı dayanıklılığı arttırdığı biliniyor.
11-Araçla yolculuk yapacaklara uyarı
Araç içerisinde en az 2 gün yetecek miktarda su ve gıda, kalın battaniye, acil yadım çantası bulundurulması soğukta donmayı engellemek için hareketsiz kalınmaması özellikle el ve ayak parmaklarının çalıştırılması faydalı görülüyor.
12-Kayma ve düşmeye dikkat
Kar, buz, yağmur özellikle yaşlılara düşmeye bağlı çok kolaylıkla kırıklara neden olabiliyor. Dışarı çıkmak zorunda olanların tabanı kaymayan ayakkabı giymeleri, baston taşımaları, küçük adımlarla yürümeleri mümkünse yanlarında birisinin bulunması öneriliyor. Düşerken kendinizi koruyabilmeniz için ellerinizin cebinizde olmaması gerekiyor.
13-Herşeyin başı: Beslenme
C vitamininden zengin portakal greyfurt kırmızı biber kuşburnu, boza, kefir, yoğurt, sirke, turşu gibi fermente edilmiş faydalı bakterilerden zengin gıdalar, bağışıklık sisteminin hammaddesi olan hayvansal proteinler için balık, et ve süt ürünlerinin tüketilmesi mikroplara, soğuğa karşı dayanıklılığı arttırıyor. Şekerli gıdalar ise bağışıklık sisteminin mikroplarla mücadelesini zorlaştırıyor, pirinç, patates, hamur işi yemekler, tatlılar, şerbetler, meşrubatlar bu açıdan zararlı görülüyor.
14- D vitamininin önemi
Her şeyden önemlisi güneş göremediğimiz için kışın en çok eksilen ve hastalıklara karşı korucu olan D vitaminimizi, kan düzeyini ölçtürmek ve doktorumuza danışarak takviye etmelisiniz.
15-Düzenli uyku, bağışıklık sisteminin olmazsa olmazı. 7-8 saatlik kaliteli uyku bağışıklık sistemini güçlendiriyor, hastalıklara karşı direncimizi arttırıyor. Gece uykusunun yerini gündüz uykusu tutmuyor.