Sevgli M.Ö.
Sana, Allah evlat acısı göstermesin.
Ancak sendeki bu “kuyruk acısı” hiç bitmeyecek.
Sana kefil olan Zonguldak’ın değerli bir insanını da mahcup ettin, çünkü o senin “centilmenlik anlaşmasına” uyacağına kefil olmuştu.
Sende nerde o centilmenlik !..
M.Ö. bak senin için diyorlar ki :
“ Menfaati olmasın babasının aleyhinde bile yazı yazar”
Biz inanmak istemesek de...
Sahi, babanın aleyhinde yazı yazdın mı Mustafa !..
Yeni nesil, kamuoyu merak ediyor da...
***
Bir soru da biz soralım...
Sen gazeteci misin, yoksa CHP’nin Şenol Şanal’a dublörlük yapan adayı mısın?..
Bir de utanmadan Yeni Adım Gazetesi’ne atıfta bulunuyorsun?
Şöyle bir düşün...
Hayatın boyunca bir Allah’ın kuluna iyiliğin oldu mu?
Hangi yaraya merhem oldun?
Hangi yüzle Şenol Şanal’a oy isteyip, tetikçiliğini yaptın?
Şeytanın avukatı!
Senin yönettiğin TV programına neden çıkmıyorlar, biliyor musun?
“ Biz şeytan değiliz ki, şeytanın avukatının programına çıkalım” diye düşündükleri için...
O zaman senin programına çıkmayanlar değil, çıkanlar düşünsün.
Bu arada TV sahibini de büyük sıkıntıya soktun.
Fortçular, otobüsçüler, otobüste reklamlar...
Kimin ne yaptığı belli.
Bunlar elbette değerlendirme masasında yerini alacaktır.
***
Selim Alan’dan söz ediyorsun.
Herhalde Zonguldak Belediye Başkanı Selim Alan’dan...
Selim Alan hem kolejli, hem de doktordur.
Seni sulu dereye götürür, susuz getirir.
Senin aklın ona yetmez.
Hangi TV programına çıkıp çıkmayacağını da sana sormaz.
Salya-sümük Şenol Şanal’ı çıkardın da ne oldu?
Adamı sandığın dibine gömdün.
Demek ki, Selim Alan, senden ve Şenol Şanal’dan daha akıllıymış
***
Kaygılarım var deyip, Muharrem Akdemir’e saldırıyorsun.
Muharrem Akdemir’den benzinlik ruhsatını alırken iyiydi, sonrasında yolsuz taleplerini yerine getirmeyince kötü oldu.
Ruhsatı alıncaya kadar vıcık vıcık yağdanlık yapıyordun.
Selim Alan’ı senin düşünmene gerek yok, vaatlerini yerine getirirse yeniden seçilir, getirmezse seçilemez.
Ona sen değil, halk karar verir.
Zonguldak’ta Şenol Şanal’a, Kilimli’de ortağına seçim kaybettirdiğinin, Kozlu’da Ali Bektaş aleyhinde yazdığın yazılar nedeniyle zaten kazanacağı seçimi rekor oyla kazanmasına neden olduğunun farkındasın herhalde...
***
Çok saygıdeğer M.Ö. !
Sen, Ak Parti ve Selim Alan ile E.D.nin arasına giremezsin.
Onların “gönül birlikteliği” var, senin gibi “menfaat birlikteliği” yok.
Parası olan arazi de alır, AVM de yapar.
Bu konuda sana hiç yakışmayan bir uslup kullanmışsın.
“ AVM’nin kocası kim” diye...
Seni bu karı-koca ilişkileri fazla ilgilendirmiyordu.
Şimdi ne oldu?
Seçimi kaybedince herhalde şirazen dağıldı.
Ancak biz sana aynı uslup ile cevap vermeyeceğiz.
Sadece bir hatırlatma yapalım.
Fazla “meraklı” olma.
İnsanın başına ne gelirse “meraktan” geliyor.
Sen kendi partinin ve ideolojinin işleriyle ilgilen.
Zaten Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanısın.
AVM’ye asılan Recep Tayyip Erdoğan ve Selim Alan posterleri seni neden bu kadar kaygılandırdı?
Mülkiyet hakkı diye bir şey var...
Mülkiyet sahibi hangi posteri asacağını sana mı soracaktı?
Sen de istersen, Şenol Şanal’ın posterini kendi mülküne asabilirdin.
Sen Ak Parti’yi bırak, CHP’ye bak.
Sen, CHP içindeki “ihanet şebekelerini” bulmaya çalış.
Senin fıtratın da, istikametin de bellidir.
Sen, E.D. ile ilgili yazı yazmadığın sürece o-kun-maz-sın Mustafa !
***
Cüneyt Arkın özentisinden bahsetmişsin.
Bırak bunları ağlak Mustafa!
Bam teline basılınca hemen mızıklanıyorsun.
Küçük Emrah gibi hep ağlıyorsun.
Küçük Emrah özentili, çift baskılı Mustafa!
Zonguldak’ta dolandırmadığın kimse kalmadı.
E.D. ye olan borcun 300 bin lirayı aştı.
Bu yazdığın yazılarla, E.D.nin geri adım atıp, borcunu sileceğini düşünüyorsan, yanılıyorsun.
Onurlu insanlar borcunu öder.
Eğer ödeyemezse, değil alacaklısını kaleme almak, ağzına bile almaz.
Anlaşıldı mı M.Ö.
Muhbir, ihbarcı, şantajcı, yalancı, dolandırıcı Mustafa!
Hiçbir mal varlığını üzerine kaydedemezsin.
Bu çok üzücü bir durum!
Bak eğer, araban üzerine kayıtlı olsaydı, otoparka bıraktığın aracını kimse çekip alamazdı.
***
Doğada çok az bulunan, eşine az rastlanan, büyük gazeteci M.Ö. !
Senin psikolojik durumun hiç iyi değil, kimyan bozulmuş, şirazen dağılmış, bir empati yap, kendine bir iyilik yap.
Diğer gazetecileri kıskanmakta haksız değilsin.
Belediye başkan adaylarından 300-500 lira istedin, birinden 9 bin 500 aldın, ancak diğer gazeteciler benden fazla aldı diye kıskançlıktan çatladın.
Şimdi anlaşıldı, sen o yüzden ağladın.
Diğer gazeteciler 50 bin – 100 bin alırken, ben niye 300-500 lira alıyorum diye öylesine hayıflandın.
Ağlama büyük gazeteci ağlama!
Küçük Emrah gibi salya-sümük ağlama!
Senin “ederin” bu kadar.
Sakın bunu unutma.
***
Senin tezgahların bitmez Mustafa.
Seçimden önceki Cuma akşamı tezgahı hazırladın.
TV programında Selim Alan’ı çarmıha germek için epey hazırlık yaptınız.
Eğer TV’ye çıksaydı, “sırtlanlar” gibi saldıracaktınız.
Ancak, Selim Alan sağduyulu davrandı, bu tezgaha gelmedi, “şeytan” değildi, “şeytanın avukatına” hiç güvenmedi.
O zaman yeniden söyleyelim.
Şeytanlı-iblisli bu TV programına katılmayanlar değil de, “katılanlar” düşünsün.
( Umut İLİKSİZ)