Kendisine “şeytanın avukatı” ünvanını yakıştıran Mustafa Özdemir’e ne demek gerekiyor.

Ondan olsa olsa “şeytanı avukatı” olur zaten...

Herhalde “kuyruklu” cinsinden...

Son yazısında, bizim yazımız üzerinden yine Erdoğan Demir’e sataşmaya kalkışmış !

“ Sevgili E.D.” başlığı ile yayınladığı köşe yazısında “tükenmişlik sendromundan” söz ediyor...

Biz bu Mustafa Özdemir’e defalarca söyledik...

E.D.ye olan borçlarını öde, biraz rahatlasın, tükenmişlik sendromundan kurtulsun, ekonomik sıkıntıları biraz azalsın diye...

Ekonomik krizden falan söz ediyor...

Senden para isteyen oldu mu hiç Mustafa !

Sen borcunu öde, gerisine karışma.

***

Senin de çok iyi bildiğin gibi yerel seçimler E.D.nin gündeminde bile yok.

Aynı yazı içinde “telefon trafiğinden” söz etmişsin, yalanı yine peynir-ekmek gibi yemişsin!

Telefon trafiğini başlatan sen misin, yoksa E.D. mi?

Senin E.D. yi arayıp tam 43 dakika görüşme yaptığın telefon kayıtlarında bellidir.

Daha sonra telefon trafiğinin devam ettiği doğrudur.

E.D. senin aleyhinde yazı yazdırmaz, söyleyeceğini yüzüne söyler, genişletilmiş cepheyi daha çok sever.

Bahsettiğin gazeteci senin adını söylediği için sadece “Sen işine bak, aramıza girme” dedim, methiye falan düzmedim.

O sözleri E.D. değil, ben söyledim.

Aydın Arslanyılmaz, üzerinde kayıtlı olamayan gazetende Yazı İşleri Müdürlüğü yaptığı zamanlarda yazıyı sen yazıp, cezayı ona aldırdığın için...

Çocuğu yaktığın için...

Bu konuşma o yüzden geçti.

***

Şeytanın avukatı olmakla övünen Mustafa Özdemir, “eleştirmekten” bahsediyor.

İstediğin eleştiriyi yapabilirsin.

Ancak yalansız ve hilafsız olacak...

O da sende yok...

O zaman ne olacak?

***

E.D. hangi seçime müdahil olup olmayacağını sana mı soracaktı?

Sen her şeye karışacaksın, hiç kimse, hiçbir şeye karışmayacak!..

Öyle yağma var mı Mustafa!

Tabii ki karışacak...

Siyasete de, spora da, STK’lara da...

Sence bir sakıncası mı var?

Kendine güvenirsen, Zonguldak TSO seçimlerinde ve Zonguldakspor’da veya diğer konularda olduğu gibi karşısına çıkarsın, demokratik bir şekilde cevabını alırsın.

Bu arada kendince bir tespitte bulunmuşsun!

Hangi adaya destek verse 3 puan kaybeder, diyorsun.

Buna sen de inanmadın değil mi?

Kendi kendine güldün herhalde.

Eğer sen öyle hissetseydin, taraf olduğun kişilerin seçimleri kazanması için böyle yazılar yazar mıydın?

Sen istiyorsun ki, E.D. desteğini çeksin, “bizimkiler” de rahat etsin.

Boşuna uğraşma şeytanın avukatı Mustafa!

Yazdığın her yazı E.D. yi biraz daha tahrik eder, biraz daha fazla destek olmasına neden olur.

Senin fetbazlığın bitmez, ancak o filimler bize sökmez.

***

Yazdığın methiyelerden dolayı E.D. sana teşekkür eder, senin de öyle olmanı ister.

Alkolden falan da bahsetmişsin. Ben o yazıyı yayınladığım zaman saat kaçtı baktın mı? O saatte gazetede işimin başındaydım, yine yalan yazmışsın.

Benim kalemime laf söylemişsin.

Doğrudur, senin gibi değilim.

Ben, senin gibi kimseden tehdit ve şantajla para almam, çift baskı ile kimseye şantaj yapmam, Subatan Spor adına para toplayıp, parayı cebe atmam, kimseden borç almam, kimseyi dolandırmam Mustafa...

Senin kalemin başka, benim kalemim başka.

***

E.D.nin hakkında yazı yazılmaması için  bugüne kadar kimseye ricacı olmadığını ben biliyorum, yanında 5 yıl çalıştın, sen de biliyorsun.

Rica için E.D.nin yanına giden isimleri yaz da görelim bakalım.

E.D. bir gazeteciye para verip susturmak istese, direkt sana verirdi, sen de kimbilir kaç takla atardın?

Şantajcı, yalancı, dolandırıcı Mustafa !

Senden dost da, düşman da olmayacağını E.D. bilir, hem de çok iyi bilir.

Çünkü, dostun da, düşmanın da mert olması gerekir.

O yüzden tavsiyelerini kendine sakla.

Seçim atmosferini iyi değerlendir, nakit durumunu düzelt, kafaları kopartmaya devam et, sende öyle bir alışkanlık yok ama, bir ihtimal borçlarını ödemeyi denersin.

Sendeki “kuyruk acıları” bitmez Mustafa!

AVM’nin “ayıplı” durumundan söz etmişsin.

Aşamadığımız bir konu olursa eğer, senden yardım isteriz.

Sen “iş takibini” iyi bilirsin.

Benzinlik ruhsatında olduğu gibi.

Ancak dikkat et!

Aracını otoparka bırakma.

Birileri gelip alabilir.

Sonra yine yaya kalırsın.