Sevgili Okuyucular bugün ( siz dün olarak okuyun ama ) bir aile dostumuzu hastaneye ziyaret etmek için Zonguldak’a gittim. Çarşıdan Soğuksu’ya doğru yürüyordum. Arkadaş her köşe başında her kaldırımda bir dilenciyle karşılaştım. Dilenci kelimesinden pek hoşnut olmasam da onlar için biçilen bu kelimenin yerini alacak bir kelam bulamıyorum. Televizyonlarda ve gazetelerde çoğu kez dilencilerle ilgili haberler görmüşsünüzdür. Kiminden ne paralar çıktı; kimininde de fiziksel ve görsel olarak yalandan duygu sömürüsüyle insanları kandırdıklarını gördük. Sizlerde de aynı soru var hissediyorum; kime ne kadar inanacağız, hangisi gerçek hangisi sahte? Aman sakın başlıktaki Ödüllü Soru bu soru değil yanlış anlaşılmasın.
Ayrıca bu dilenci olayına biz Zonguldak olarak pek uzak değiliz; bu görüntüye alışkınız ama şimdiki görünenlerin çoğu yabancı, alıştığımız tarzda olmayan tipte. Sizlerde farkındasınızdır mutlaka bu durumun. Bu arada onları ötekileştirmişim falan gibilerinden yanlış anlaşılmasın. Ama bazılarının az önce bahsettiğim gibi; duygu sömürüsü yapan, yalancı ve dolandırıcı olduklarını defalarca medyada gördük. Bir de o sokakta elinde klarnet çalıp şarkı söyleyen yetenekli çocukları görüyoruz; onlar mükemmeller valla. Hepsi yetenekli yemin ederim onların; Allah vergisi sesleri de güzel, elleri de yatkın müzik enstrümanlarına. Hem de sıfır eğitimle; düşünün bir de bunların eğitim aldıklarını falan, harika olmaz mı?
Velhasılıkelam çok daha fazla uzatmadan ödüllü soruma geliyorum. Sevgili Zonguldaklı Abilerim, Ablalarım, Kardeşlerim ve Emsallerim sorarım sizlere; bu coğrafyada çarşıda metrekareye kaç tane dilenci düşüyor; kaçı gerçek ihtiyaç sahibi kaçı duygularımızı sömürüyor? Cevabınızı bekliyorum; hadi görüşmek üzere, kendinize iyi bakın.