Bundan 189 yıl önce Uzun Mehmet, Zonguldak’ımızın Ereğli ilçesine bağlı olduğu Kasteneci Köyü’nde ilk kez maden kömürünü buluyor. Anlayacağınız 8 Kasım 1829 tarihinde emeğin memleketi olacağımız müjdelenmiştir bizlere. Uzun Mehmet’in hikâyesinden bahsetmeden olmaz. Rivayete göre; “ Uzun Mehmet, bir gün Neyren Köyü civarındaki değirmene gider. Mevsim hasat sonu olduğu için, değirmen doludur. Uzun Mehmet, dere kenarında dolaştığı sırada siyah taşlar görür. Bir anda askerde kendisine gösterilen siyah taş (yanan taş) aklına gelir. Bunlardan biraz toplayarak değirmende yanan ocağa atar. Taşların yandığını görünce çok sevinir. Ertesi gün aynı yere gizlice giderek daha geniş arama yapar. Bazı yerleri kazan Uzun Mehmet, çuvala koyduğu kömür numunelerini İstanbul'a götürür. Padişah İkinci Mahmut, kömürün bulunuşuna çok sevinerek Uzun Mehmet'i 50 altınla ödüllendirir. Böylece taş kömürünün bulunuşu, 8 Kasım 1829 olarak tarihe geçer. Dönemin Ereğli Ayanı Hacı İsmail Ağa, Uzun Mehmet'in kömürü bulmasını hazmedemez. İstanbul'a Fen Heyeti'ne gitmek için yola çıkan Uzun Mehmet'i, Leblebici Hanı'nda öldürtür.” Rivayete göre hikâye bu şekildedir. Sevgili Okuyucu bu rivayet doğruysa kömür için ilk canı o zaman vermişiz. O kömür ne insanlara ekmek oldu, memlekete enerji oldu, bazen filmlere konu oldu. Bazı zamanlarda da bizlere acı oldu; can aldı, gözyaşı oldu. Zonguldak ilinin emeğin memleketi olmasına sebep oldu. Bu coğrafyanın tek umudu oldu anlayacağınız. Ruhun şad olsun Uzun Mehmet. Sayende memleketimiz alın teri koktu, emek doldu.

**

8 Kasım 1938 tarihinde Mustafa Kemal 2.kez ağır komaya girdi. Saat akşam 7’ye doğru hastalığı normal seyrinden çıkarak şiddetlenmiş ve komaya girmiştir. Gittikçe ağırlaşarak gözlerini tamamen kapattığı güne kadar devam etmiştir. Anlayacağınız Mustafa Kemal’i kaybetmeye bu gün başladık ama o gün bugündür hala yaşamaktadır. Kimsenin de öldürmeye niyeti olmasın zaten. Biz gençler olarak her zaman sahip çıkacağımız daha ilkokul sıralarında küçücük bedenlerimiz ve kocaman yüreğimizle;

“ Türküm,

Doğruyum,

Çalışkanım,

İlkem;

Küçüklerimi korumak,

Büyüklerimi saymak,

Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.

Ey büyük Atatürk;

Açtığın yolda,

Gösterdiğin hedefe,

Durmadan yürüyeceğime ant içerim.

Varlığım;

Türk varlığına armağan olsun.

Ne mutlu Türküm diyene! “ diye söz verdik.

Bizde pilavdan dönenin kaşığı kırılır, bizler Kürşadların ecdadından geliyoruz; unutmamak lazım. Her zaman her koşulda senin yolundan ilerleyeceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.

Saygılarımla Bilge Liderim.