Sevgili Okuyucular, bugün sizlerle bir özelimi paylaşacağım; biraz dertleşelim diyorum. Bu şehirde bazı şeylerin zorluğundan bahsetmiştim. Hatta defalarca bahsettim; ciddi ciddi zor evreler yaşamışsınızdır bu şehirde ve yaşamaya da devam edeceğiz. Sevgisizliğin ve imkânsızlıkların dayatıldığı coğrafyalar tasvirini benden mutlaka duymuşsunuzdur. Şimdi ben sizlere bu sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarda o kadar imkânsızlıklara rağmen kendi çabalarıyla kitabını çıkartan birinden bahsedeceğim. Tamam, sizler anladınız; kendimden bahsedeceğim ama inanın amacım kendimi göstermek ya da bambaşka bir şey değil. Hem şov yapmak bizim işimiz değil; istesek bile yapamayız. Ben kendimden örnek veriyorum ki belki çevrenizde, eşinizde – dostunuzda, mahallenizde, arkadaşlarınızın arasında, benim gibi mücadeleye girmiş bir genç varsa onları daha iyi anlayın diye söylüyorum. Bana yardımcı olan olmadı bakarsınız siz bir gencin hayallerini gerçekleştirmesinden faydanız olur. Yemin ederim bu sebepten dolayı 15.08.2017 tarihinde muhtemelen gece yarısında kendimce kâğıda döktüğüm duygularımı paylaşacağım. Sevgili Okuyucular, emin olun şehrimizde sanata, spora, müziğe yatkın çok gencimiz var ve ne yazık ki yeteneklerinden haberdar bile olamıyoruz. O gün kâğıdıma yazdığım başlığı bugün de köşeme attım ve buyurun okuyalım.
“ Bugün ulusal mecrada Ankara medyasında Öküz Çarpması kitabım ve benim konu edildiğim bir röportajım yayınlandı. Röportajda Zonguldaklı Yazar Tansu Yıldırım diye tanıtılacaktım ama ben özellikle Muslu'nun da olmasını istedim ve " Zonguldak Muslu'da doğan Yazarımız Tansu Yıldırım, bu taşı toprağı kömür olan memleketten bembeyaz sayfalara aktardığı yazılarıyla insanı; varlığıyla, emeğiyle değerli kılmaya çalışıyor" diye tanıtıldım. Adımdan önce Zonguldak ve Muslu olmasını özellikle istedim. Bu haberi sizlerde görün diye sosyal medyada paylaştım. 3-4-5 kişi anca görmüştür, zaten onlarda her zaman sağ olsun destek olanlar.
Merak ediyorum elin Maraşlısı, Ankaralısı, Bursalısı, İzmirlisi sonuna kadar destek olurken nedense birkaç kişi dışında doğduğum büyüdüğüm coğrafyalarda destek göremiyorum. Yalan değil beklentim yok ama üzülüyor be insan. Yaşadığın, doğduğun yerde destek görmediğin zaman kitabın basımı yapıldıktan 4 gün sonra tüm kitapların bitse bile bazen önemi hiç olmuyor. Biraz sert gelebilir sözlerim kusuruma bakmayın;
Ama ciddi ciddi merek ediyorum; Nerede eksikliğimiz var da o frekansı yakalayamıyoruz? Benim ya kiminizin Dadaş dediği kiminizin Enişte dediği Raci Yıldırım'ın oğlu, neredeyse beldede herkesin az ya da çok elektrik işlerini yapan müthiş güzel Türkçe konuşan Şaban Camcı'nın torunu Tansu Yıldırım'ım ben. Hani yalakalıkla uzaktan yakından alakası olmayan, arkadan konuşup dedikoduya yer vermeyen, paraya pula karakterini satmayan, konuşmaktan usanıp kitaplara sığınmış, kâğıtlara konuşan, kendi mücadelesini vermeye çalışan; kendini insanlığa, memleketine ve dünyayı güzelleştirmeye adamış bekâr, işi gücü olmayan bir gencim.
Neyse kusuruma bakmayın içimi döktüm sizlere kimseyi kırmak gibi niyetim yok, ki çok kişinin bu yazıyı okuyacağını da sanmıyorum zaten. Az öncede dediğim gibi, ne yazık ki" Yalan değil beklentim yok ama üzülüyor insan" Sizlere iyi geceler. “
Sevgili Okuyucular,
Çevrenizde edebiyata, bilime, sanata, tiyatroya, kitaplara, müziğe, spora ve daha nice güzel şeylere yatkınlığı, hevesi ve kabiliyeti olan genç kardeşlerim falan varsa onlarla dalga falan geçmeyin, görmezden gelmeyin. Onlar psikolojik olarak zor dönemlerden geçiyordur zaten; bir halini hatırını sorun maddi olmazsa bile manevi destek verin. Emin olun o iki kelam samimi güzel söz bile o kardeşimize iyi gelecek. Son olarak sizlere edebiyatımızın güzel insanlarından İlhan Berk’in sevdiğim ve gerçek olduğuna inandığım bir sözüyle veda edeceğim. Hadi görüşmek üzere.
“YAZMAK MUTSUZLUKTUR. MUTLU İNSAN YAZMAZ” – İlhan BERK