Evet, sizlere son zamanlarda insanların en yakın arkadaşı olan antidepresanlardan bahsedeceğim. Her eve girdi bu arkadaşlar; öyle ya da böyle mutlaka evinizin bir köşesinde bulunuyordurlar. Ne yazık ki, hem ortam hem de insanlar bu arkadaşlarla bizleri tanıştırmaya yöneltmektedir. Malum sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyalarımızdan daha önce baya bir bahsettim sizlere; hem sevgisizliğin dayatıldığı coğrafyaları hem de bu coğrafyalarda metrekareye kaç tane mutsuz insan düştüğünü düşünün, işin içinden çıkılmayacak bir yere gidiyor. Aman boş verin düşünmeyin vazgeçtim; birkaç saniyeliğine gözlerimi kapatıp zihnimde canlandırayım dedim de kendi kendime sonra da gözü kapatmaya gerek yok zaten o hayatı yaşıyorsun diye zihnimi susturuverdim.
Sahanın ne kadar futbol oynamaya elverişsiz olduğundan bahsettim ya sizlere ( coğrafyamızı ve metrekareye düşen mutsuz sayını falan); şimdi de buna ek bir durumdan bahsetmek istiyorum. Öncelikle bu işin erbabı olan ve her zaman güvendiğim Türk Hekimleri ve bilimin kendisi yanlış anlamasınlar ama sanırım bizleri çok çabuk bu antidepresanlarla muhatap kılıyorlar gibime geliyor. Doktora gidip de bu arkadaşlarla tanışmayanınız oldu mu? Ben gitmedim hiç; esasından gitmem gereken dönemlerim de oldu ama ben ilaçlı çözümlerden yana değilim, tercih etmek istemiyorum. Zaten bence her yazar birer şizofren aday adayıdır diye düşüncem var benim ama bu popülist konulardan daha çok kurgusal düzlemleri ve opsiyonları daha fazla kullanan yazarlar için geçerlidir; ben bir yazar adayı olarak böyle düşünüyorum şahsen. Her neyse dediğim gibi saygım sonsuz ama ilk gider gitmez kafadan ilaçlarla tanıştırılmamız biraz kolaya mı kaçmak oluyor ya da psikolojik tedavi yöntemimi bilemiyorum, yanlış konuşmak istemiyorum ama bana biraz kuşku veriyor. Yanlış bir kelam ettiysem ya da demek istediğimi tam veremediysem özür dilerim ama benim naçizane bir endişem bu.
Biraz da madalyonun öteki yüzüne bakarak konuşalım; insanlar mutsuz değil mi? Aynen öyle; ne güven ortamı kalmış ne de gerçek samimi bir paylaşım duygusu. Bu durum da insanları yardımcı, alternatif yollara itmektedir ve bu sebeple ilaçlar cazip gelmektedir. Esasında anlayabiliyorum ama ille de bu antidepresan ilaç mı olmak zorunda? Belki bir hobi edinmek belki de bir insan size antidepresan olabilir; hiç böyle düşünen oldu mu? Hiç içinde ne olduğunu bilmediğin kimyasalı kullanmayı tereddütsüz kullanan insanoğlu kendisine iyi gelen insanı hayatına almayı ya da en azından hayatına almayı denemeyi bile ona karşı bir şey hmiyorum diye kestirip atabiliyor. Demek ki ilaçlarla ciddi düşünüyor insanoğlu; kimse yanlış anlamasın beni, kusuruma da bakmasın. Ben de kötü dönemlerden geçtim ve geçmekteyim ama kendimi yazmaya verdim; ilaçların beni uyuşturmasana izin vermedim. Öyle ya da böyle hayatıma devam ediyorum işte; en azından bağımlı olduğum şey kimyasal olmadı, kâğıdım, kalemim, kitaplarım ve satırlarım oldu. Belki de bir insan olacak daha sonra da; hani olmaz da ben derde dermanım diye çıkıp gelen olursa tabii. Evlenme programlarına dönmeyecek endişelenmeyin; evet, kriterlerimden bahsetmek istiyorum. “ Aklı ve vicdanı olsun, vefa denilen arkadaşı tanıyan, sanatla dirsek temasında bulunsun” ha ha ha şaka yapıyorum ( Her şakanın altında... neyse )
Çok bildiğim bir konu değil, dediğim gibi yanlış bir kelam ettiysem kusura bakmayım ama kendi antidepresanımızı kendimiz de bulabiliriz; bu kısmen bile olsa ben buna inanıyorum. Kendinizi ilaçlara ya da bambaşka sulu – susuz zararlı alışkanlıklara esir edeceğinize elinize fırçanızı, kaleminizi, gitarınızı ne ilginizi çekerse onu alın; son olarak ise varsa güvendiğiniz ve sizin iyiliğinizi düşündüğünüz biri ona şans veriniz. Bakarsınız antidepresanınız o olur; olaya bir de bu açıdan bakın, benden demesi.
Günün Sözü: İnsanlar duymak istediğini dinler, kendi istedikleri şekilde anlarlar; gerçekle falan işleri yoktur. – Çirkin Yazar Güzel Sever kitabımdan ( Yakın zamanda çıkacak)