Öncelikle belirtmekte yarar görüyorum , herhangi bir kurum yada kişiye bağlı olarak köşe yazısı yazmam. Kendimce araştırıp, doğruluğuna inandığım konularda eğitimimin ve hazırlığımın doğrultusunda yazarım. Şimdiye kadar Devletten “emekli maaşından başka “ herhangi bir makam üzerinden tek kuruş almışlığım yoktur.
Seçimler üzerine yazmak aslında göründüğünden zordur. Zira bu satırlardan yazacağınız her hangi bir konu yarın size hatırlatılır. Bakmayın siz seçim, bayram ve yılbaşı dönemlerinde ortalıkta gazeteciyim diye çaka satan tiplere , günlük ilişkilerin getirdiği birazda zorlama yazılarla var olan “ basın niteliğini” daha da aşağıya çekiyorlar.
Dünyada yalnızca bizde var olan yüzde 10 seçim barajı yüzünden bazı siyasi partilerin hiçbir seçimde gerçek oy oranlarına ulaşamadığını defalarca yazmışımdır. 24 Haziran seçimlerinde Millet İttifakından seçimlere girecek siyasi partilerin ilginç bir durumu var. Belki de uzun zamandır Meclise vekil yollayamayan bu partiler 25 Hazirandan sonra Mecliste temsil edilecekler hatta bazıları grup kuracak çoğunluğa ulaşabilecek.
Resmi rakamlara göre( 22.02.2018 tarih itibariyle) SAADET Partisinin kayıtlı üye sayısı 244.132 . Yeni kurulan İYİ Partinin üye sayısı son 3 ay ki rakamlar öncesinde 51.064 …ancak son 3 ayda ki katılımlar henüz YARGITAY sitesinde yer almıyor. Bu rakamın 300 binleri çoktan geçtiği tahmin ediliyor. En ilginç olan; baraj sorunu yüzünden hiçbir seçimde yüzde 1 oyu geçemeyen Demokrat Partinin aynı dönemdeki kayıtlı üye sayısı 594.716 … şunu belirtmekte yarar var, bu üye sayısıyla Demokrat Parti ülkemizin kayıtlı üye sayısı bakımından 3. cü en büyük partisi. Ama yüzde 10 luk baraj yüzünden hiçbir seçimde tabanının gerçek gücünü bir türlü sandığa yansıtamamışlardı.
Liderlerin niye bu yüksek barajdan bir türlü vazgeçemediklerini işte bu yüzden daha kolay anlayabiliyoruz. Baraj sorunu olmasa bir SAADET Partisi, bir Demokrat Parti, bir DSP, bir BBP mecliste rahatlıkla temsil edilebileceklerdi.
Halkın temsil hakkını gasp eden bu yüksek barajın bu seçimler sonrasında en azından yüzde ikilere, üçlere düşürülmesini umuyorum.
Seçimler öncesinde herkes kendince mutlaka bir değerlendirme yapar ve seçim sonuçları üzerine tahminlerde bulunur. Her oy kullanan bireyin böyle bir hakkı olduğunu kesindir. Ancak hangi sebeple olursa olsun, 4 veya 5 yılda yapılan bir seçimde “aptalca BOYKOT” yapıp sandığa gitmeyenlerin bana göre siyaset konuşmaları kanunen değilse bile toplumsal bir reaksiyonla engellenmeli. Hem salakça nedenlerle 15 dakikanı ayırıp oy kullanmaya gitme hem de gel bu topluma kendini özel ve farklı kişiyim diye göstermeye çalış. İlk bahanelerden biri “ bey efendiyi yada hanımefendiyi TEMSİL EDEN siyasi zihniyet henüz yokmuş” … beyim sen o kafada beklemeye devam edersen torunların da benzer sorunlarla yüz yüze gelecek. Zira “zaman hiçbir sorunu çözmez, bizler yalnızca o sorunlara alışmış oluruz”.
UNUTMA ; sen değiştirirsen DEĞİŞİR …. Sen çabalarsan bir şeyler DÜZELİR …