Uzun zamandır salgın olan gripal hastalıktan dolayı yazılarıma ara vermek zorunda kalmıştım. Ancak gündemi takip etmeyi elbette bırakmadım. Belki ülkemizde en yoğun gündem “yerel seçimler” ama bana göre olay “mutfak” civarında geçiyor.
Merhum Demirel’in “ mutfaktaki yangının düşüremeyeceği iktidar yoktur” sözü gelir hep aklıma böyle zamanlarda. Mart sonundaki seçim; yerel seçimler olduğundan bu mutfak yangının iktidara “direk” bir etkisi olmaz. Olsa olsa karizmada hasar olur. Ama ya vatandaşın mutfağı ne olacak ?
Resmen; aile arası muhabbetlerin, arkadaşlar arasındaki sohbetlerin veya ayak üstü dertleşmelerin ilk sırasında “ mutfaktaki yangın” var.
Birbirinden değerli isimlerin olduğu kabine sürekli “tedbir paketleri” açıklıyor. Dikkatle takip ediyorum sayın Bakan Albayrak’ı, “hani burası çok önemli “diyor ya işte o bölümleri daha bir dikkatli takip ediyorum ama çözümü hep sonuç üzerinde aradıklarını görüyorum. Yüksek fiyatların sebebi ve bu sorunların giderilmesiyle ilgili somut adımların atılmadığını üzülerek takip ediyorum. Oysa bizim “sorunları yaratan sebepler üzerinde” yoğunlaşmamız gerekmez mi?
Takdir edersiniz ki, o kıymetli isimler kadar olmasa da “benim de bir iktisat geçmişim var” . İktisat fakültelerinde “ üretim ekonomisinin ne denli önemli olduğu “konusu üzerinde dururdu değerli hocalarımız.
Bizim gibi 50-60 yıldır gelişme kabızlığı çeken bir ülkede tüketim değil üretim ekonomisini konuşmakta epey geç kalmadık mı? Patlıcanın fiyatının duruşu ! nispetinde yüksek oluşu “ sonuçtur” sebep tarıma yeterli desteğin verilmemesidir.
Allahtan Rusya portakal ve domateslerimizde “insan sağlığına zararlı maddeler bulup geri gönderdi de bizde onları iç piyasaya “gönül huzuru içinde” sunduk. Yoksa domatesi de tıpkı patlıcan gibi resimleriyle görüp hatırlayacaktık.
Belki sizler kentimizde seçimler ne olacak diye bir yazı bekliyordunuz ama benim gibi bir Bağkur emeklisinin seçimden önce “geçim” gibi bir derdi olduğunu tahmin edersiniz.