Yazsam bir dert yazmasam bin dert…
Dilerim linçlemeden önce empati yapmayı denersiniz…
Türkiye ‘de sabahın erken saatlerinde, gecenin karanlığında uyku bölünmesi…
Hem de Allah ‘ın çağrısı olan ezan sesiyle...
Bu "geleneksel" dini çağrının, modern yaşamın gürültüsü içinde gittikçe artan bir
rahatsızlık kaynağına dönüştüğünü görmemek için elimizden geleni yapıyoruz!
Alimallah hak verirsek, dinsiz diye yaftalanırız…
Hoş öyle de olunsa, kime ne değil mi?
Orası da ayrı bir konu!
…
Evet, bu ezan sesinin, sadece dini inancını yerine getirenler için okunuyor ve
okunmalı diye kestirip atmamamız gerekiyor!
Çocukların, yaşlıların, hastaların ve hatta gece çalışanların yaşamını zorlaştırdığını
fark etmemiz gerekiyor!
Artık bi düşünmemiz gerekiyor!
Türkiye'de cami hoparlörlerinden yayılan sesin genellikle 80-90 desibel civarında
olduğunu ve sabah namazının en erken saatlerde okunduğu düşünürseniz…
*Gece boyunca çalışan bir doktorun gözlerini ve zihnini dinlendirmesi için uzanıp
uykuya daldığını,
*Nöbetteki bir polisin eve canla başla gidip uyuduğunu,
*Bir hastanın anca dalabildiğini,
*Kolik bir bebeğin ağlamaktan anca gözlerini kapadığını düşünün…
Ve son ses,
Hoparlörden birde…
Cazur cuzur sesler eşliğinde,
Ezan sesini evinizin içinde hayal edin!
Birde buna yaz ayını ekleyin, bütün kapılar pencereler açık olunca tabi…
Kırsalda yaşadığınızı da varsayın…
Şehrin gürültüsünden uzak…
Anlayabiliyor musunuz?
Sesi duyunca ayaklarımızı toparlayacak, Allah ‘ı anacakken…
Koşa koşa ağlayan bebeğimize,
Öksürükle gözlerini açan yaşlımıza,
Uyu, korkma diye çocuğumuza koşuyoruz…
Uykudan uyansak (ki başıma gelmiştir) ;
Söylenip, Allah ‘ım günah yazma diye tekrar uykuya dönmeye çabalamışızdır!
Hatta imam evin salonunda mı ya diye bağıran biliyorum…
Neyse,
Bu tür durumların önüne geçebilmek için, özellikle kırsal alanlarda ve sokak
aralarında cami hoparlörlerinden yayılan ezan seslerinin desibel seviyelerinin
azaltılması veya çıplak sesle okunması, belki de en uygun çözüm olacaktır…
He, ne dersiniz?
Hadi kırsalı geçtim,
Türkiye'nin büyük şehirlerinde, özellikle yoğun semtlerinde de, ezan sesi neredeyse
her sokakta yankı buluyor farkında mısınız?
Bu da demek oluyor ki; dini ritüellere saygı duyulmasının yanı sıra, uykusuz kalan,
sabah erken saatte işe gitmek zorunda olan, hastalıkla boğuşan ya da gece çalışan
bireyler için aynı saygı duyulmuyor!
Evet, bu sesler belki bazıları için bir ibadet çağrısı, fakat unutmayalım ki bu ülkede
sadece Müslümanlar yaşamıyor.
Türkiye, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir ülke.
Herkesin inançları farklı, hatta inançsız olanlar da mevcut.
Peki, bu yüksek sesle yayılan dini çağrı sadece bir topluluğun hakkı mıdır?
Müslüman olmayan bireyler için bu yüksek sesli çağrı, dini bir zorunluluk değil, adeta
bir dayatma gibi hissedilmiyor mu?
Hristiyanlar, Yahudiler, Aleviler veya seküler bir yaşam sürenler, neden dini bir
çağrıyı her sabah kulaklarının dibinde son ses duymak zorunda kalsın?
Bir toplumda farklı inançlar, farklı yaşam biçimleri vardır ve bu farklılıklar saygı
görmelidir.
Dini özgürlük, herkes için olmalıdır, ancak bu özgürlük, diğerlerinin huzurunu ihlal
etmeden var olmalıdır.
Ezan okunduğu esnada, vaktin geldiğini anlamalıyız elbet, amma velakin eziyete
dönüştürmemeliyiz!
Yüzyıllar öncesinden kalan hoparlörden merkezi sistemle davet olmaz!
Çıplak sesle oku…
Zaten köşe başı cami var…
Bir Allahu Ekber derken diğeri Allah diyor…
Hepsi birbirine karışıyor!
Sizleri rahatsız etmiyor mu Allah aşkına!
Sesi yetmeyen, adeta boğuluyor gibi ezan okuyanlara kelam etmek istemiyorum!
Ama en azından bi ses rengi olmalıydı, değil mi?
Bu arada, Suudi Arabistan gibi ülkelerde, halktan gelen şikayetler üzerine, ezan
sesinin yüksekliği belirli kurallar çerçevesinde sınırlandırılmıştır.
Gece vaktinde ezan sesinin çok düşük tutulması gerektiği dahi söylenmiştir.
Avrupa'daki birçok ülkede de benzer düzenlemeler mevcuttur.
Hatta bazı Batı ülkelerinde, cami hoparlörlerinden yayılan sesin gürültü kirliliği
yaratmaması adına çok ciddi yasalar uygulanmaktadır.
Yani, bu durum sadece Türkiye'ye özgü bir mesele değildir.
Türkiye de, bu sesin toplumsal huzuru bozan bir unsura dönüşmemesi adına, gerekli
düzenlemeleri yapmalıdır demek istiyorum sadece…
Evet, belki dinci kesim bu yazıyı "zihniyet saldırısı" olarak nitelendirecek, fakat huzur,
refah ve sağlığın da bir o kadar kıymetli olduğunu her defasında haykıracağız!
Ezan, insanları rahatsız etmeyecek şekilde, saygılı bir biçimde yapılmalıdırı
haykıracağız!
Dini özgürlük, kimseyi rahatsız etmeden, tüm toplumu kucaklayacak şekilde var
olmalıdırı haykıracağız!
Toplumun huzuru ve sağlığı, dini ritüellerden daha öncelikli hale gelmelidiri
haykıracağız!
Çünkü, unutmayalım, bir toplumda her bireyin sesini duyurabileceği, kendini huzurlu
hissedebileceği alanlar yaratmak, sadece dinî özgürlüklerin değil, sosyal barışın da
gereğidir.
Zonguldak’ın, Türkiye’nin ve dünyanın huzuru için, belki de ezanın çıplak sesle
okunma vakti veya sesini kısma vakti gelmiştir…
Sakın yazımı çarpıtmaya kalkışmayın!
Pençelerinizi çıkarmayın!
Sadece anlamaya çalışın!
Anlıyor olmanız, hak vermeniz sizi dinsiz yapmaz korkmayın!
Ve dini liderler en çokta sizlerin fikirlerini merak ediyorum!
Kışkırtmadan uzak,
Her kesimi kucaklayarak,
Olması gerektiği gibi davranabilecek misiniz acaba?