Gözlerini kapat ve mutlu olduğunu hayal et. Nasıl bir sahne canlanıyor zihninde? Belki geniş bir sofrada sevdiklerinle oturuyorsun, belki de uzun zamandır hayalini kurduğun bir başarıyı kutluyorsun. Kapat gözlerini düşün sevdiğinin dizlerinde ki huzuru İşte tam o an, soruyorum sana Mutlu musun, yoksa sadece mutlu olduğuna mı inanıyorsun?
Mutluluk, peşinden koştuğumuz ama yakaladığımızı sandığımız anda avuçlarımızdan kayıp giden bir his. Onun peşinde deli gibi koşturuyoruz ama ulaştığımızda hep biraz eksik kalıyoruz. Çünkü insanlık, mutluluğu kalıcı bir şey sanarak en büyük yanılgısına düşüyor. Oysa mutluluk, gelip geçici bir misafirden başka bir şey değil.
Ey kıymetli mutsuz insanlık Antik filozoflar mutluluğu ikiye ayırır Haz peşinde koşanlar ve huzuru arayanlar . Hep haz peşinde koşanlara göre mutluluk, iyi bir yemek, güzel bir müzik, keyif veren anlarla dolu bir hayat demektir. Huzuru arayanlara göre ise mutluluk, dış dünyaya bağlı olmayan, iç huzurdan doğan bir şeydir. Peki, hangisi doğru? Büyük ihtimalle ikisi de değil. Çünkü insan, mutlu olmayı düşündüğü kadar mutlu değildir.
Bak bir etrafına... İnsanlar gülüyor, kahkahalar atıyor, sosyal medyada en parlak anlarını paylaşıyor. Ama içlerinde gerçekten mutlu olan kaç kişi var? Hadi biraz daha derine inelim. Şu an mutlu olduğunu hissettiğin bir anı düşün. O ana ulaşana kadar çektiğin sıkıntıları hatırla. Mutluluk dediğin şey, aslında sadece o sıkıntıların ardından gelen kısa bir rahatlama anı değil mi? Bir sınavı kazandığında, sevdiğin biriyle buluştuğunda ya da bir hayalini gerçekleştirdiğinde hissettiğin mutluluk, ertesi gün yerini yeni bir arayışa bırakmıyor mu?
Mutluluk, bir yanılsamadır. İnsan, mutlu olmak için bir şeyler ister. Onları elde ettiğinde ise yeni bir eksiklik hisseder ve başka şeylerin peşine düşer. Yani mutluluk bir yolculuktur ama asla varış noktası değildir. Olamaz da 
Öyleyse ne yapacağız? Mutsuzluğu kabul edip hiçbir şey yapmadan oturacak mıyız? Elbette hayır. Belki de çözüm, mutluluğun bir hedef değil, anlık bir his olduğunu kabul etmekte yatıyor. Mutluluğu büyük bir ödül gibi görmek yerine, onun gelip geçici bir duygu olduğunu kabullenirsek belki de ona daha az bağımlı oluruz. Gerçek dostlar varsa Bir dost sohbetinde, güzel bir şarkıda, serin bir rüzgârda... dünyanın en güzel ve en acı duygusu olan aşk, sevda denen kavramda kim bilir yada gerçek aşkta O anın tadını çıkarmayı öğrenebiliriz. Çünkü mutluluk, büyük zaferlerde değil, küçük anların içinde saklıdır.
Kim bilir, belki de asıl mutluluk, onu delice aramaktan vazgeçtiğimizde gelir...
Kim bilir, belki de mutlu olmaya değil mutsuzluğu aramaya geldik şu yalan dünyaya…