Son zamanlarda hep aynı şeyi duyuyoruz: "Gençlik kayboldu, eski değerler yok oldu." Peki, gerçekten de kaybolan bir şeyler var mı, yoksa bu sadece toplumdaki büyük değişimlerin bir yansıması mı? Gençlerin yaşadığı belirsizlik ve bunalım, sadece eğitimle ilgili değil. Daha büyük bir sorunun parçası gibi görünüyor.
Eğitim, tabii ki çok önemli. Ama bizim eğitim sistemimiz, gençleri sadece sınavlara hazırlayan, belli bir kalıba sokan bir yapıya dönüşmüş durumda. Gençler, hayatta başarılı olmak için sadece derslerde iyi notlar almayı hedefliyor. Halbuki eğitim, insanlara sadece bilgi vermekle kalmamalı. Onlara, hayatı nasıl daha iyi bir şekilde yaşayacaklarını, insanlarla nasıl sağlıklı ilişkiler kuracaklarını ve kendi değerlerini nasıl bulacaklarını öğretmeli. Ama şu an, bu tür bir eğitim anlayışı pek fazla görülmüyor. Gençler, çoğu zaman sadece sınav kaygısıyla yetişiyor. Oysa hayatta başarı, sadece sınavlardan iyi puan almakla ölçülmez.
Eğitimdeki bu eksiklik tek başına gençlerin kaybolmasına yetmez. Maddi sıkıntılar, ailelerin yaşadığı zorluklar da gençlerin hayatını etkiliyor. Birçok genç, geleceğe dair endişeler içinde ve bazıları hayallerini bile kuramıyor. Para kazanma derdi, gençlerin en büyük kaygılarından biri. Bu da onları sadece maddi başarı peşinde koşmaya itiyor. Aslında insanın hayatı, yalnızca parayla ölçülmemeli. Gençler, bir şeyler başarmanın, sadece para kazanmaktan çok daha fazlası olduğunu öğrenmeli.

Bir başka mesele de manevi değerlerin kaybolması. Eskiden toplumumuzda büyük bir dayanışma vardı. Aileler birbirini desteklerdi, insanlar birbirlerine yardımcı oluyordu. Şimdi ise daha çok bireysel bir yaşam tarzı benimsendi. Gençler, eski değerlerden uzaklaşıyor. Yardımlaşma, empati, hoşgörü gibi duygular geride kalmış gibi. Bir zamanlar bu değerler, toplumun temel taşlarını oluşturuyordu. Ama şu an, daha çok "ne var, ne yok" anlayışıyla yaşamaya başladık. Bu kültürel çöküş, gençlerin kimliklerini bulmalarını zorlaştırıyor.
Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, sosyal medya da gençlerin dünyasını etkiliyor. Gençler, sürekli başkalarının hayatını izliyorlar ve bu da onların kendi hayatlarını sorgulamalarına engel oluyor. Kendi değerlerini ve kimliklerini bulmak yerine, başkalarının hayatını kopyalamaya çalışıyorlar. Bu da bir tür kültürsüzleşmeye yol açıyor.
Peki, çözüm ne? Eğer gençlerin kaybolduğuna inanıyorsak, önce onlara kulak vermeliyiz. Onları dinlemeli, anlamalı ve doğru bir şekilde yönlendirmeliyiz. Eğitimde sadece derslere odaklanmak yerine, gençlere hayatta nasıl başarılı olabileceklerini, nasıl sağlıklı ilişkiler kuracaklarını ve nasıl anlamlı bir hayat süreceklerini öğretmeliyiz. Ayrıca maddi başarının yanında, manevi değerler de onlara aktarılmalı. Çünkü bir toplumun gerçek gücü, sahip olduğu kültürel ve manevi değerlere dayanır.
Dostlar gençler kaybolmuş değil. Ama biz onlara doğru yolu göstermek için daha çok çaba göstermeliyiz. Eğer geçmişin değerleriyle geleceğin teknolojisini birleştirirsek, kaybolan bir şey olmaz. Tam tersine, yeni bir gençlik ortaya çıkar.