Zonguldak, Karadeniz’in derinliklerinde, kömürün ve emekle şekillenen bir şehirdir. Bu şehir, yıllarca kömür ve endüstri sayesinde varlığını sürdürdü. Ancak Zonguldak’ın geçmişine bakıldığında, sadece yer altındaki kömür değil, başka derin ve acı verici izler de görülebilir. Bu izlerin bir kısmı, Fransız kültürünün şehre girmesiyle ilgilidir. Fakat bu kültürel etkileşim, ilk bakışta zarif ve hoş bir hikaye gibi görünse de, altında derin bir sömürü düzeninin ve karanlık bir geçmişin yattığını anlamak oldukça acıdır.

Fransız Kültürünün Zonguldak’a Girişi: Bir Sömürünün Başlangıcı

19. yüzyılın sonlarına doğru, Fransız mühendisler ve iş insanları Zonguldak’a gelerek kömür ocaklarını işletmeye başladılar. Yerel işçiler, modern teknolojilerle tanıştıklarında büyük bir heyecan duymuş, bu yeniliğin onları daha parlak bir geleceğe taşıyacağına inanmışlardı. Ancak, bu "yenilik" yalnızca Fransızların çıkarları doğrultusunda kurulmuş bir sömürü düzeninin temellerini atıyordu.
Fransızlar, sadece kömürün derinliklerine inmiyor, aynı zamanda Zonguldak halkının emeğini karanlık bir şekilde sömürüyordu. Yerel işçiler, düşük ücretler ve zorlu çalışma koşullarıyla boğuşurken, Fransız şirketleri kazançlarına kazanç ekliyorlardı. Bu durum, yalnızca maddi bir sömürü değil, aynı zamanda şehrin sosyal yapısını derinden sarsıyordu. Zonguldak halkının geleceği, dışarıdan gelen çıkar gruplarının elinde şekillenmeye başlıyordu. Fransız kültürünün Zonguldak’a girişi, bir bakıma sadece ekonomik değil, kültürel ve zihinsel bir egemenliğin de başlangıcını işaret ediyordu.

Edebiyat ve Sanat: Zarif Bir Yüz, Hızla Kaybolan Gerçek

Fransız kültürünün Zonguldak üzerindeki etkisi, edebiyat ve sanat alanlarında da kendini göstermiştir. Ancak bu kültürel alışveriş, halkın özgün kimliğinin silinmesine ve zamanla yabancılaşmalarına yol açmıştır. Fransızca kitaplar ve dergiler, Zonguldak’a entelektüel bir hava katmış gibi görünse de, bu hava, halkın özgürlük arayışını ve özünü unutarak, Fransız kültürünün zihinlerdeki etkisine dönüşmüştür.

Zonguldak’taki aydınlar ve sanatçılar, Fransız edebiyatından ilham almışlar; fakat çoğu zaman bu ilham, kendi benliklerini ararken daha da kaybolmalarına neden olmuştur. Fransız kültürünün etkisi, Zonguldak’ın yerel kültürünü adım adım silmiş ve halk, kendi değerlerinden uzaklaşarak, Fransızların değerlerine daha yakın bir yaşam biçimi benimsemiştir. Bu edebiyat ve sanat, bir anlamda halkın kimliklerinin yok olduğunu örtbas etmeye çalışan zarif bir maske olmuştur.

Mimari Etkiler: Dışarıdan Gelen Bir İhtişam, İçteki Yıkım

Fransızlar, Zonguldak’a mimari açıdan da izler bırakmışlardır. Fransız tarzı binalar, şehre zarif bir hava katmış, adeta şehri süslemiş gibi görünse de, bu zarafetin ardında karanlık bir gerçek yatmaktadır. O binalar, halkın sefaletini gizlemek için inşa edilen soğuk, gösterişli yapılardan başka bir şey değildir. Şehirdeki bazı kamu binaları dışarıdan modern ve ihtişamlı görünebilir, ancak aslında bu yapılar, köle gibi çalışan işçilerin bulunduğu o karanlık kömür ocaklarının yakınlarında yükselen soğuk, zalim yapılar olmuştur. Bu mimari, Fransız kültürünün dışa vurumu olabilir; ancak halkın acılarının, göz ardı edilerek kurulmuş olan bir yalanın simgesidir.

Günümüzde Hâlâ Devam Eden İzler: Sömürünün Gölgesinde Yaşamak

Bugün Zonguldak’ta, Fransız kültürünün izleri hala varlığını sürdürüyor. Ancak, bu izler artık bir hayal değil, geçmişin acı ve zorlayıcı gerçeklerinin hatırlatıcıları haline gelmiştir. Zonguldak’ta Fransızca eğitim veren okullar hâlâ var, ama bu eğitim, Fransız kültürünü yaşatmak amacından çok, geçmişte kurulan egemenliğin ve kültürel hakimiyetin devamını sağlamak için varlığını sürdürmektedir. Zonguldak halkı, Fransızca öğrenmek zorunda bırakılmış, kendi kimliklerinden yabancılaşmış bir halktır.

Zonguldak’ın restoranlarında zaman zaman Fransız mutfağından yemekler ya da Fransız şaraplarıyla karşılaşabilirsiniz. Ancak bu yemekler, bir kültürün yansıması değil, geçmişteki sömürü düzeninin günümüze taşınan bir yansımasıdır. Şehri şekillendiren Fransız etkisi, yalnızca bir kültür aktarımı değil, aynı zamanda Zonguldak halkının emeğinin dışarıya aktarılması, kömür ocaklarındaki işçilerin çilelerinin ve hak ettikleri değerin göz ardı edilmesinin bir simgesidir.

Zonguldak’ın Karanlık Geçmişi, Bugünün Yüzüne Bakarken

Zonguldak, Fransız kültürünün etkisiyle şekillenmiş ve bu etkiyle Fransızların sömürüsüne uğramıştır. Bu kültürel etkileşim, şehri dışarıdan gelenlerin çıkarları doğrultusunda inşa etmiştir. Fransız kültürünün Zonguldak’taki izleri, bir zamanlar zarif ve güzel gibi görünen, fakat altında büyük bir acı ve haksızlık barındıran bir geçmişin mirasıdır. Zonguldak halkı, bu sömürü düzeninin gölgesinde hâlâ yaşamaktadır ve bu geçmişin izlerini taşıyan bir şehirde, o karanlık dönemin etkileri hâlâ hissedilmektedir.  
Sizce günümüzde hala Zonguldak sınırları içerisinde bir sömürü var mı? Yoksa sömürü hep vardı da şekil mi değiştirdi, kim bilir.