CHP’li yerel yönetimler “ sosyal belediyecilik “ anlamında çeşitli hizmetleri hayata geçiriyor. Mahallerde kreşler açmak, yoksul hanelere gıda yardımı, 5 yaşına kadar olan çocuklarımızın ailelerine talep üzerine “süt&bakım ürünleri” dağıtımı yapmak, yaşlı vatandaşlara evde bakım hizmeti gibi zaten ANAYASA’ya göre olması gerekenleri yapmaya çalışıyorlar. Elbette yanlışı eleştirdiğimiz gibi doğru işleri de alkışlamak ve daha iyisini yapmalarına özendirmek halk olarak bizim görevimiz.
Öncelik olarak İstanbul’da başlayan ve kısa sürede diğer belediyelerde de gördüğümüz bir uygulama daha var, o da KENT LOKANTALARI …
Öncelikle bunlar birer ticari ve rekabete dayalı işletmeler değil, bunu gözden hiç çıkarmayın. Düşük gelirli vatandaşlarımızın dışarıda bir lokantada, kafede veya lüks restoran da yemek yeme şansı neredeyse hiç yok. Buna mukabil bu tip işletmeler zaten kendi müşteri portföyü olan ve markalaşmış isimler. Yani dar gelirli vatandaşları hedefleyen işletmeler değil.
Yiyecek içecek dünyası farklı segmentlerden oluşan yapısıyla aslında hedef kitle olarak hiçbir zaman dar gelirlileri belirlememiş ve o konuda bir beklentileri yok. Yerel yönetimler KENT LOKANTALARIYLA hiçbir işletmenin hedeflemediği ve dışarıda yemek yeme imkanı olmayan bir gruba biraz daha İNSANCIL yaklaşımla kendilerini azıcık özel hissetmelerini sağlamayı hedefliyor. Sokakta bir çay ocağına gidip 2 bardak çay içmeye dahi maaşı yetmeyen bir kesime ayda bir iki kere de olsa “dışarıda yemek yeme” ayrıcalığı sağlıyor. Bunu diğer işletmelere rekabet, onları baltalama gibi görenler FESAT, HAİN ve İŞBİRLİKÇİ olarak görülebilecek yapıda tipler olabilir. İmkanı olanların ülkemizde 1 lahmacuna 1000 lira ödediğini biliyoruz. Ne yani şimdi o isimler KENT LOKANTASI açıldı diye , bu yerel lokantaların önündeki kuyruğa gireceğini mi sanıyorsunuz?
Son İstanbul’a gidişimde Sultanahmet’teki KENT lokantasına gittim, az bir sıra vardı ( yoğun olmayan bir saatte gitmiştik) ve kısa sürede sıra bize geldi ve 40 liraya bir tabldot verdiler. Belirli sayıda bir ürün hazırlıyorlar ve o tabldotlar ne zaman bitirse işletme o ana kadar çalışıyor. Kasiyere sorduğumda binbeş yüz kişilik yemek hazırlandığını ve saat 15 00 e doğru bittiğini söylemişti. İstanbul genelinde 10 civarında KENT lokantası olduğunu düşündüğünüzde 15 bin kişiye günlük yemek çıktığını hesaplayabilirsiniz. Bu sayı 13-14 milyonluk ( sığınmacılar hariç) bir şehir için çok az denebilir. Yani hiçbir lokantanın, kafenin veya lüks restoranın işine sekte vuracak bir sayı değildir. zaten amaç da o değildir.
Zonguldak çok yakında DENİZ manzaralı bir KENT LOKANTASI na kavuşuyor. İlk açıklamalara göre 3 çeşit yemek 50 lira olarak belirlenmiş, bu fiyata ancak 2-3 bardak çay içebilirsiniz dışarıda. Belirli sayıda tabldot çıkacağına göre lokanta önünde kuyruk olacağı kaçınılmaz ama bu her şehirde aynı durumda. 5 Yıldızlı bir otelin ROOF restoranında yemeğe gitmiyorsunuz ki önceden masanızı rezerve edin. Dar gelirli vatandaşın zaten en bol olan şeyi ZAMANI, biraz sıra bekleyerek 50 liraya 3 çeşit yemek yiyecek ve o gün anlatacağı bir hikayesi olacak.
Kent sahilinde ve limanı gören bir nokta da açılacak KENT lokantası umarım dar gelirli insanlarımıza günlük rutinleri dışında bir etkinlik yaratacağını görüp onları bu “ farklı olma heyecanından” hemen soğutmayız. Caddede sokakta ve iş yerlerinde daha şimdiden “ 50 liraya nasıl yemek verecekler? “ uzun sürmez, kapatırlar” gibi olumsuz yorumları duyuyorum. Elbette size 50 liraya KUZU KAPAMA vermeyecekler ancak 2 bardak çay fiyatına da ne bekleyebilirsiniz demek lazım!
Eğer Kent lokantası açıldığında sıra bana gelirse o günün menüsünü ve kalitesini sizlerle paylaşacağım. Yok sıra gelmezse şehir halkının böyle bir şeyi ne kadar özlemiş olduğunu gözlemlemiş olacağız. Emeği geçenlere selam olsun. Halk adına bir caba harcayanlara, fedakarlık yapanlara ve halka hizmeti bir SOPA olarak görmeyenlerin çok olduğu bir ülke dileğimle …