Melez falcı masalar arasında gezip “ el falınıza bakayım” diye soruyor. Masalardan birinde çok bilmiş bir ukala melez kadının kolundan çekip “ şimdi sen bana gelecekle ilgili haber mi vereceksin, söyle bakalım başıma nasıl felaketler gelecek” diye sorunca böyleleriyle defalarca karşılaşmış melez falcı gayet sakin yanıt verir; “ 1 şilin ( bizdeki kuruş ) verip İngiltere kralı olacağını mı duymak istiyorsun” !
Alacağınız kararlar tercihlerinizi etkiler, tercihleriniz yarınlarınızı belirler. Hele hele yaşadığınız ülke, günlük siyasetin etken olduğu, uzun vadeli planların sizler için yapılmadığı bir ülke ise vereceğiniz her karar, sizin yaşamınızı da direkt etkiler. Bir İsviçreli asla ve katiyen yarınını düşünmez, o yaşayacağı hayatı, nasıl mutlu olacağını, tatilde nereye gideceğini düşünür. Zira bilir ki, İsviçre hükümeti onun yarınlarını düşünmek için vardır ve onların görevi budur. Ve şimdiye kadar medeni hiçbir ülkede zengin bir siyasetçi çıkmamıştır. Ortalama bir vatandaşın hayatı gibi yaşayıp sıradan insanlar gibi emekli olurlar. O yüzden o ülkelerdeki emekliler bizim siyasetçiler gibi yaşar.
Bu kadar uzun girizgaha ne gerek vardı diyecek olursanız, yaşadığınız ülkede ekonomi günlük siyasete göre mi şekilleniyor yoksa uzun vadeli planlarla mı yönetiliyorsunuz sorusunun yanıtını arıyoruz.
2024 yılının en güzel günlerini yaşıyoruz. Yaz aylarında sebze, meyve bol ve nispeten biraz hesaplı. Yumurta fiyatları dahi kabul edilebilir seviyede. Peki yaz aylarının sonuna geliyoruz. Ekim ayından sonra kışa merhaba diyeceğiz. Bu güzel günleri o zaman göremeyecek miyiz? Eğer elektriğe, doğalgaza ve gıdaya zam gelmezse görürsünüz. Bizler yazın yapılan zamların olumsuz etkisini bu günlerde değil, Ekim ayından sonra hissedeceğiz. Ülke nüfusunun yaklaşık üçte biri emekli maaşlarıyla geçinmeye çalışıyor. Bir o kadarı asgari ücretle çalışan kesim. Yine üçte bire yakını sosyal yardımlarla destekleniyor. Ülkede % 3-4 civarında “iyi gelire sahip fakat KREM TABAKA olmayan mutlu aile grupları var. Geriye kalan yüzde 1 lik kesim, işte gerçek yaşayan grup onlar. Ortalama gelirleri DOLAR veya EURO üzerinden hesaplanıyor deseniz yalan çıkmaz.
Benim yazıların muhatabı ilk 2 grup; emekliler ve asgari geçimle sınananlar. Yoksa benim de aylık gelirim son 2 grup gibi olsa şimdi size Fransa’nın St. Tropez sahilinde SMOOTİE tarifi yazıyor olurdum. Ben yazının başındaki falcıya 1 şilin ( kuruş) verip kendini KRAL gibi hissetmek isteyen adam gibiyim.
Tarımsal üretimimiz değil bize yetecek düzeye, harcamalarına bakınca sığınmacılara dahi yetecek düzeyde değil. Hızla ürüyorlar ve doğum oranlarında DÜNYA REKORTMENİLER ! Sığınmacılar için yataktan çıkmıyorlar desek ironi yapmış olmam. Sürdürülebilir bir ekonomik model değil bu hızlı üreme hastalığı. Bunlar nelerine güveniyor da bu kadar çok çocuk yapıyor hiç soruldu mu? Örneğin hastalandıklarında SAĞLIK HARCAMALARI nasıl karşılanıyor? SGK bu konuda ödemeyi kimden alıyor. Malum SGK nın belediyelerden dahi alacağı var. Hatta bu borç toplamının tüm SGK alacakları içinde payının yalnızca yüzde 14-15  civarında olduğu biliniyor.
Eğer ekonomik sorunları yalnızca konuşup tedbir almazsanız televizyon ekranlarına çıkan uzmanlardan !!! şu sözleri çok sık duyacaksınız; “ yakında STAGFALSYON olur” yada “ RESESYON kaçınılmaz “ . Sizi fazla sıkmadan bu ekonomik deyimlerin ne anlama geldiğini yazayım ;” 1 şiline İNGİLTERE kralı olamazsınız” …